2 yıl boyunca astım ilaçları kullanan Hilal Karaman’ın tomografi sonucu ise gören herkesi şaşırttı. Nefes borusunun yüzde 95’ini kaplayan tümör nedeniyle nefes alamadığı anlaşılan genç kadın, İstanbul’a geldi. Burada gerçekleştirilen ameliyat sonrası sağlığına kavuştu.
Eskişehir’de yaşayan 36 yaşındaki Hilal Karaman, bundan tam 2 yıl önce nefes darlığı yaşamaya başladı. Eşi Tunceli’de subay olarak görev yapan genç kadının şikayetlerinin psikolojik olduğu düşünüldü. Nefes darlığı günden güne artarak devam eden genç kadına bu kez de astım teşhisi konuldu. Astım ilaçları kullanmaya başlayan genç kadın, zamanla merdiven çıkamaz hale geldi. Soluğu tekrar hastanede alan genç kadın, yapılan solunum testini de geçemedi. Şikâyetleri astım ilaçlarına rağmen artarak devam eden Karaman’ın bu kez tomografisi çekildi. Çıkan sonuç ise gören herkesi şaşkınlığa düşürdü.
Genç kadının nefes borusunda, nefes borusunun yüzde 95‘ini tıkayan ve tiroid bezinin de sağ yarısını içine alan 3 santimetrelik tümör tespit edildi. Hastalığını öğrenen genç kadın, ameliyat için İstanbul’a geldi. Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Sina Ercan tarafından muayene edilen genç kadın ameliyata alındı. Nefes darlığı nedeniyle konuşmakta dahi güçlük çeken genç kadın yaklaşık 7 saatlik ameliyat sonrası sağlığına kavuştu. Karaman, evine şarkı söyleyerek döndüğünü söyledi.
KARAMAN: “SALGIN DÖNEMİNDE AMELİYAT OLMAM BENİ KORKUTTU”
Solunum şikayetlerinin merdiven çıkarken daha da arttığını belirten Hilal Karaman, yaşadığı zorlu günleri şu sözlerle anlattı: “3.5 yaşında bir oğlum var. Onu kucağımda taşıyamıyordum. Nefes borumda tümör olduğunu ilk duyduğumda çok şaşırdım. Böyle bir şey beklemiyordum. Astım ilacımın dozu artacak iyileşeceğim diye düşünüyordum. Koronavirüs salgını nedeniyle, ameliyatımın Eskişehir‘de yapılamayacağına karar verildi. Bu nedenle beni İstanbul‘daki steril bir hastaneye yönlendireceklerini söylediler ve İstanbul’a geldim. Artık çok şükür gayet iyiyim.”
“MERDİVEN ÇIKAMIYORDUM KOŞMAYA BAŞLADIM”
Ameliyat sonrası şarkı söyleyerek evine döndüğünü anlatan Hilal Karaman, “Konuşmayı çok seven bir insanım. İnsanlara bir şey anlatırken ‘acaba zor nefes aldığımı fark ediyorlar mı?’ diye düşünüyordum. Bu durum beni inanın çok üzüyordu. Ama ameliyat olup sağlığıma kavuştum. Ameliyattan yaklaşık bir hafta sonra eve dönerken şarkı söylüyordum. Küçük oğlum ameliyattan sonra bana ‘anneciğim artık birlikte koşabilecek miyiz? Diye sordu. Çünkü ben ona sürekli ‘ben koşamıyorum oğlum‘ diyordum. Ameliyat sonrası parkta oynadık, koşarak merdivenleri çıkabildik. Artık çok mutluyum.” diye konuştu.
Eşinin 2 yıl boyunca yoğun bir nefes darlığı yaşadığını anlatan Acar Selçuk Karaman (38) “Eşimin yaşam kalitesi düştü, nefes alamıyordu, yokuş çıkamıyor, hatta yürüyemiyordu. Her yere arabayla gidiyorduk” dedi.
PROF. DR. ERCAN: “HASTA ‘BOĞULMA’ RİSKİ TAŞIYORDU”
Genç kadının ameliyatını gerçekleştiren Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Sina Ercan, Hilal Karaman’ın hastalığın son evresinde ameliyat olduğunu hatırlattı. Bu tür tümörlerin teşhisinde ne yazık ki zaman zaman gecikmelerin olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Sina Ercan, “Hilal Hanım bize geldiğinde artık hastalık son noktasındaydı. Hastanın nefes borusunun yüzde 95‘i tıkalı durumdaydı. Nefes borusu darlıklarının teşhisi gecikebiliyor. Bulguları farklı şekillerde yorumlanabiliyor. Hilal Hanım‘ın nefes darlığının psikolojik olabileceği düşünülmüş. Daha sonra şikâyetleri geçmeyip devam edince astım teşhisi konulmuş. Bu durumdaki birçok hastanın durumu, astım ya da KOAH gibi nefes darlığına yol açabilen başka hastalıklarla karıştırılıyor. Uzun süre ilaç tedavisi görüyor, ama bu tabii ki fayda sağlamıyor.” ifadelerini kullandı.
“AMELİYAT SONRASI RADYOTERAPİ SÜRECİ OLACAK”
Ameliyatta en büyük riskin ses tellerinin zarar görmesi olduğunu anlatan Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sina Ercan, ameliyat hakkında şu bilgileri verdi: “En büyük risk, tümörün tamamen çıkarılamaması, ses teline giden sinirlerin zarar görmesidir. O nedenle ilk seferde tam olarak çıkartılabilmesi, sinirlerin ve ses teli fonksiyonlarının korunması önem taşıyor. Hastamızın tümörünün çapı 3 santimetreyi geçiyor. Yetişkin bir bireyde, nefes borusunun çapının 2 santimetre civarında olduğu düşünülürse, tümör nefes borusunun yüzde 95‘ini kaplıyordu. Bu hastalarımıza ameliyat sonrasında radyoterapi tedavisi verilerek, hastalığın uzun dönem nüksetme ihtimali de ortadan kaldırılıyor. Hilal Hanım’ın şu an hiçbir sıkıntısı yok, tekrar bu hastalığı yaşamasını da beklemiyoruz.”
SES TELLLERİ NASIL KORUNDU?
KBB ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Zeynep Alkan ise, nefes borusu ve tiroid bezinin sağ yarısını etkileyen tümörü çıkarırken ses tellerinin hareketini kontrol eden sinirlari koruduklarını belirtti. Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi uzmanı Prof. Dr. Zeynep Alkan, bu tür ameliyatlarda çeşitli ses teli problemleri yaşanabildiğini anlatarak, “Tümörü çıkarırken ses tellerinin hareketliliğini korumaya dikkat ettik. Tümörle birlikte 3,5 santimetrelik bir kısım nefes borusundan çıkarıldı. Ardından sağlıklı dokular uç uca dikildi. Bu ameliyatta başımıza gelecek en büyük risk, ses tellerine giden sinirin hasar görmesiydi. Ama hem sinir monitörünü kullanarak hem de gözümüzle siniri bulup takip ederek, tümörden güzelce ayırarak, koruyabildik. Artık hastamız nefesini ayarlayabiliyor hatta şarkı söylüyor. Ses tellerine giden sinir korunmasaydı ses teli felci kaçınılmazdı. Tek taraflı bir ses teli felcinde ses kısıklığı, yutma zorluğu, yediklerinin yemek borusuna kaçması ve buna bağlı zatürre atakları; iki taraflı felçte ise nefes alma güçlüğü görülebilirdi.” diye konuştu.