İstanbul Gündemi

AV. TURAN TAŞKIN ÖZER: "DÜNYA LİTERATÜRÜNDE BÖYLE CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ DİYE BİR SİSTEM YOK!"

Player yükleniyor...
Haberler / Politika
31 Ocak 2017 Salı 21:51
1- ÖNCELİKLE ŞÖYLE.BAŞLAYALIM,  3. BÖLGENİN EN GENÇ İLÇE BAŞKANISINIZ. YAKLAŞIK OLARAK 1.5 YILDIR GÖREVDESİNİZ. GENÇ YAŞTA BAŞKAN OLMANIZIN SİZE NE GİBİ AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARI OLDU?
 
"BAŞKANLIK TASLAMADIK"
 
Ben aktif olarak bu yapının içerisinde 6 yıldan bu yana bulunmaktayım. Onun da evvelinde ise 5 yıl yönetim kurulu üyeliği geçmişim bulunuyor ve şuan çalıştığım arkadaşlarla o dönemde de çalıştım. Elbetteki insanların ´Taşkın bizim kardeşimizdir´ diyerek yaş itibariyle bizi kardeşi olarak görme alışkanlıkları oluyor. İlçe Başkanlığı koltuğuna oturduktan sonra, tavrımızda halimizde değişiklik olmadı. Açıkça söylemek gerekirse Başkanlık taslamadık. Bunun sadece temsiliyete ilişkin bir görev olduğunu, yoksa Cumhuriyet Halk Partisi´nin her kademesinde ne şekilde olursa olsun görev alan herkesin aslında eşit olduğunu dile getirdik. Ama tabi genç olmanın şöyle bir avantajı oluyor. İnsanlar sana daha dinamiksin, daha aktif olabiliyorsun, gidilmesi gereken yerlere daha çok gidebiliyorsun diyebiliyorlar ama dezavantajı olarak da şunu diyebiliyorlar; Kardeşleri olarak gördükleri için henüz tecrübesiz, daha da tecrübelenmesi gerekir, daha kucaklayıcı olması, gençliğinden kaynaklanan heyecanını dizginlemesi gerekir, öfkelendiği zaman daha çok kontrol etmesi gerekir diyebiliyorlar ama bütün söyledikleri bu sözlerin sonunda eminim ki şunu da söylüyorlardır, ´Evet Turan Taşkın Özer genç, bu tarz eksiklikleri var veya böyle yanlış şeyler yapıyor olabilir ama kötü niyet yok içinde´ diyorlar onda çok eminim. Bir de şu var, hiçbir arkadaşımızın genç yaşıma rağmen, buralara kadar haksız yere geldim diye düşündüklerini düşünmüyorum. Bana göre genç ilçe başkanı olmanın avantajları, dezavantajlarından fazladır.
 
2- FETÖ´DEN KALAN İKİ MÜLKİYET ENSAR VAKFI´NA DEVREDİLDİ. BU KONUYLA İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI DA YAPTINIZ. BURAYA DAİR POLEMİKLER HİÇ BİTMEDİ. DAHA SONRA BU MÜLKLERE VERGİ DAİRESİ, MÜFTÜLÜK, EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ VE DİĞER KAMU KURULUŞLARINDAN DA TALİPLER OLDU. FAKAT DAHA SONRA, BÖLGEDEKİ DİĞER İLÇE BAŞKANLARININ İLÇE EMNİYET MÜDÜRÜ NİYAZİ İNCİ´NİN KENDİLERİNE YAPTIĞI
AÇIKLAMALARA BİNAEN, EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ´NÜN BİNAYA İHTİYACI OLMADIĞINI DİLE GETİRDİĞİNİ SÖYLEDİLER. BU KONU HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİNİZ NELERDİR?
 
"BU, DEVLETİN MALIDIR VE SAHİBİ DE VATANDAŞLARDIR!"
 
Şimdi çok net bir şey söyleyeyim; Biz bu memlekette yaşayan, vergisini zamanında ödeyen, devleti milleti için gereğini yapan vatandaşlarız. Bu iş partili olmak veya parti çatısı altında çalışmanın dışında bir durum. 2. olarak söyleyeceğim de şudur, doğru her zaman tektir. Yani bir doğru varsa o tektir. Aynı konuyla ilgili 2. veya 3. bir doğru olmaz, ya doğrudur ya yanlıştır. Şimdi biz burada, bu kampanyayı yürütürken ´CHP buna karşı´ veya ´CHP İlçe Başkanı buna karşı´ diye yürütmedik. Biz dedik ki, Beylikdüzü´nde oturan vatandaşlarız ve burada bir Vergi Dairesi yok. Tapu Müdürü´ne, Nüfus Müdürü´ne, Emniyet Müdürü´ne ziyaretlere gidiyoruz, bürokrasi kısmından hepsi, bize çalışma koşullarına dair imkansızlıklar yaşadıklarını dile getiriyorlar. Emniyet´in yerlerine bakıyorsun bölünmüş 3 parçaya yerleri yok. Müftülük de buraya talip, Diyanet´e verilsin diyorlar. Olaya baktığımız zaman Fetö Operasyonları kapsamında, Fetö´ye ait iki tane öğrenci yurduna Vergi Müfettişliği el koyuyor. El koyduktan sonra da bunun tahsisen bildiğimiz kadarıyla devrini Ensar Vakfı´na yapıyor. Kime devrettiği önemli değil, bunu Atatürkçü Düşünce Derneği´ne de, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği´ne de veya Ensar Vakfı´na da devredebilir ama hepsine karşıyız. Çünkü, burası bir özel mülk değil, burası bir devletin malı. Devletin malının sahibi de orada yaşayan vatandaşlardır diye düşünüyoruz.
 
"DOĞRU VARSA O TEKTİR!"
 
Soruyoruz mesela vatandaşa vergi ödemesi için nereye gidiyorsunuz diye, Avcılar diyorlar. Neden gidiyorlar çünkü Beylikdüzü´nde Vergi Dairesi yok. Bu konuyla ilgili de biz tepkimizi dile getirdik. Tepkimize, Esnaf Sanatkârlar Odası´ndan, Sanayii Bölgesi´nden, tüm muhtarlarımızdan, bir kısım Camii Koruma ve Yaşatma Dernekleri´nden destek geldi. Müftülük, belki açık olarak söyleyemiyorlar ama onlar da bu konuda daha önce talebini dile getirmişti. Ben Emniyet Müdürü´nün talebi var mı yok mu ona girmem ama burası Emniyet Müdürlüğü´ne verilseydi, Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu´nun çok net açıklaması var; "Her tarafını ben yaptırayım, otoparkından, içinden dışından, boyasından badanasına kadar ben yaptırayım" diyor ama buna rağmen bu mülkler Ensar Vakfı´na devredildi ki bunun önemli hususu özel bir vakıf olması bizim için. Kaldı ki Ensar Vakfı´nın toplumda tartışılan bir vakıf olmasını geçiyorum, mal varlığının bütün toplumca bilinen bir vakıf olmasına geliyorum. Yani istese, bu mülkler gibi 10 tane alabilecek bir güce sahip olmasına rağmen bu 2 mülk devredildi. Karşı durduğumuz budur, durmaya da devam edeceğiz yani. Bu çok nettir çünkü doğru tektir.
 
3- SON ZAMANLARDA FETÖ OPERASYONLARI İLE İLGİLİ CHP´Lİ BELEDİYELERE VE BELEDİYE BAŞKANLARINA KARŞI BİR OPERASYON YÜRÜTÜLÜYOR. BUNLARDAN BİRİSİ DE BELEDİYE BAŞKANI SAYIN EKREM İMAMOĞLU OLDU. BU KONU HAKKINDA NELER SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?
 
"CHP BU KONUDA UĞRAŞILACAK EN SON PARTİDİR!"
 
Ben bu konu hakkında çok konuşmayacağım. Şu anlamda istemiyorum, Cumhuriyet Halk Partisi bu konuda uğraşılacak en son partidir. Aklı başında her insan, Cumhuriyet Halk Partisi üyesi veya gönül vermiş birinin, buna benzer cemaatlerle, tarikatlarla ömrü boyunca mücadele ettiğini bilir. Bizim dikkatimizi çeken şu, o kadar operasyonlar yapıldı, görevlerden alınanlar oldu ama hiçbir milletvekiline bu iş sirayet etmedi. Özellikle iktidar partisinin hiçbir milletvekileriyle ilgili bu iş hiç yanaştırılmadı, operasyon yapılmadı bile.
 
"CHP´DE BÜTÜN ÜYELERİN KALBİ ATATÜRK İÇİN ATAR!"
 
Bizi yer yer Fetö´yle, yer yer diğer terör örgütleriyle bir anmaya çalışıyorlar ama bunlar beyhude çabalardan ibarettir. Bunlar, asıl sorumluların ortaya çıkmasını engelleyici çabalardan ibarettir. Bizi bıraksınlar, asıl bakılması gereken yerlere baksınlar diyorum ve tabiiki bu devlet makamlarının işidir. Önce oralara bakacaklar ki ondan sonra Cumhuriyet Halk Partisi´ne bakacaklar. Baktıklarında da görecekler ki Cumhuriyet Halk Partisi´nde bütün üyelerin kalbi Mustafa Kemal Atatürk için atar.
 
4- CHP BEYLİKDÜZÜ GRUP BAŞKANVEKİLİ MÜLAYİM DEMİRTAŞ, MECLİSTE AK PARTİ´LİLERE SESLENEREK, ´MADEM ORTADA FETÖ DENEN BİR ÖRGÜT VAR, O ZAMAN GELİN BU BELAYA KARŞI ORTAK HAREKET EDELİM´ DEDİ. BU KONU HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?
 
"YERELDEKİ MUHALEFET PARTİSİ BU KONUDA DESTEK VERMEDİ"
 
Hem öyle bir olay var, hem de el konulan yurtların devlete ve vatandaşlara ait yurtlar olması, mülkler olması olayı var, onu söylemek istedi. Dedi ki, burası vergi müfettişleri tarafından operasyonlar kapsamında el konulan bir yerdir. Bu yeri, Beylikdüzü vatandaşlarının kullanımına, yani gerçek sahibine teslim etmemiz gerekir. Gelin bunu birlikte yapalım dedi. Naptık, muhtarlarla, sanayicilerle, esnaflarla, sanaatkatlarla bu konuyu görüşüp destek aldık. Hepsi bize bu konuda imzalı şekilde destek vermektedirler. Devamında da Belediye Başkanlığımız adına ilgili birimlere bir yazı yazalım dedik ve yine devamında iktidar muhalefet ayrımı yapmaksızın tüm meclis üyelerimizin katılımıyla bu başvurularımızı yapalım diye konuştuk ancak orada da yerelde muhalefet olan partinin meclis üyeleri gereken desteği göstermedi. Bu da, yarın öbür gün bunu bizler bir argüman olarak kullanacağız. Halkın malının halka verilmesine evet demeyenlerin samimiyetlerinin sorgulanması gerektiğini anlatacağız. Net!
 
5- YAKUPLU KORULUĞU İBB´YE DEVREDİLDİ VE BUNUNLA İLGİLİ KAMPANYALAR BAŞLATILDI. ORASI KÜÇÜK AMA DEĞERLİ BİR BÖLGE. İBB´NİN BURAYA SOSYAL TESİS YAPACAĞI SÖYLENİYOR. DAHA ÖNCE AVCILAR´DA DA UYGULADIĞI BU DURUM, ÜCRETLENDİRMELERDEN ÖTÜRÜ VATANDAŞLAR TARAFINDAN PEK RAĞBET GÖRMEDİ. YAKUPLU´YA DAİR BÖYLE BİR DURUM HAYATA GEÇER Mİ, NE DİYORSUNUZ BU DURUMA?
 
"KARŞI DURDUĞUMUZ HUSUS, ALANIN ÖZEL KİŞİYE VERİLMESİ!"
 
Önce şunu söyleyeyim, biz Yakuplu Ormanı´nın ihale usulüyle özel birtakım kişilere, birtakım firmalara devredileceği bilgisi üzerine harekete geçmiş insanlarız. Tabi bizden önce bölgede mevcut ´Evimiz Beylikdüzü´ gibi, ´Kent Konseyi´ gibi sivil toplum kuruluşları harekete geçmiştir. Biz de onların yanında onlarla birlikte hareket eden o bileşenlerden biriyiz. Karşı durduğumuz husus, doğrunun tek olması hasebiyle, devlete hazineye ait bir ormanlık alanı Beylikdüzü´nde kalan tek alandır ve bu alan özel bir kişiye verilmemesidir.
 
""BU İŞİN TAKİPÇİSİ OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ!"
 
Biz şunu diyoruz, verin burayı Beylikdüzü´ne halkın kullanımına açsın, içini yaptırsın, yürüyüşü yollarını yaptırsın, ağaçların bakımını yaptırsın ve oraya orada spor yapan insanların kullanabilecekleri mimvalde bir sosyal tesis yaptırsın. Bu tesislerimizden yaşam cafe, barış cafe gibi belediyeye ait sosyal tesisler var. Daha sonra burası tepkiler üzerine ihale yolu yerine İBB´ye devredildi. Ancak bu devri sağladıktan sonra yerelde muhalefet partisi, bu devrin sağlanmasında çok etkili olmuşçasına bir kampanya yürütmeye çalıştı ama bunun doğru olmadığını vatandaşlarımız çok net olarak gördü. Paylaşımlarımızı ve basın açıklamalarımızı bunun üzerinden yürüttük ve bu işin takipçisi olmaya devam edeceğiz.
 
6- REFERANDUM SÜRECİNE DOĞRU İLERLİYORUZ. BU SÜREÇTE AK PARTİ BU DURUMU ´CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ´, CHP İSE ´BAŞKANLIK SEÇİMİ´ OLARAK DİKKATE ALDI. BU SÜREÇTE BÖYLE BİR İKİLİLİK VAR. SİZ HEM REFERANDUMA DAİR, HEM DE CHP OLARAK NEDEN ´HAYIR´ DEDİĞİNİZE DAİR BU KONUDAKİ GÖRÜŞLERİNİZ NELERDİR?
 
"BU, YENİ İCAD OLUNAN, YENİ TARZ BİR SISTEM!"
 
Bir kere neden Cumhurbaşkanlığı sistemi diyorlar çünkü kendileri de çok iyi biliyorlar, Başkanlık sistemi´nin TBMM´nde bizim önümüze konan değişiklik teklifi ile uzaktan yakından hiçbir alakası yok. Buna Başkanlık sistemi demek, yine kendileri de çok iyi biliyorlar ki doğru değil. Zaten yapılan konuşmalarda, özellikle bunu savunan arkadaşlarımızda dikkatimizi şu çekti. Cumhurbaşkanlığı sistemi bu, bu Türk tipi bir sistem dediler, bu dikkatimizi çekti. Ama incelediğimiz zaman şunu görüyoruz yani, Dünya literatüründe böyle Cumhurbaşkanlığı sistemi diye bir sistem yok. Bu yeni icad olunan, yeni tarz bir sistem ki ilk defa önümüze konan bir şekilde dikkatimizi çekiyor.
 
"CUMHURBAŞKANLIĞI DEDİKLERİ SİSTEM İLE BAŞKANLIK SİSTEMİ ARASINDA CİDDİ FARKLAR VAR"
 
Neden buna Hayır diyoruz. Şimdi maddeleri tek tek incelediğimizde birçok sebebi var bunun tabi, ana nedenleri var. Mesela, Cumhurbaşkanlığı sistemi dedikleri sistemle, Başkanlık sistemi dedikleri sistem arasında ciddi farklar var. Başkanlık sistemini en iyi uygulayan ülke hangisidir dendiğinde şüphesiz herkes diyecek ki Amerika Birleşik Devletleri. Bu da çok köklü, çok eskiye dayanan, belki de 200-250 yıllık bir sistemdir ve uygulanmaya da devam olunur ve doğru uygulanan bir sistemdir. Ne görüyoruz başkanlık sisteminin doğru uygulanmasında, yasama yürütme ve yargı arasında yani kuvvetler ayrılığı arasında çok katı ve çok keskin bir ayrım görüyoruz. Onun haricinde yine başkanlık sisteminin uygulanmasında, başkanın halk tarafından seçilmesini veya başka türlü seçilmesini görüyoruz, metod farklılıkları da diyoruz buna. Mesela bu Avusturya´da da uygulanıyor, Amerika´da uygulanıyor ama Amerika´da halk tarafından seçilmesi şeklinde bir tezahür görüyoruz, burada dikkatimizi çeken bir husus daha var, meclisi feshetme yetkisinin Cumhurbaşkanı´na tanındığını görüyoruz, yani Cumhurbaşkanı gerekçe göstermeksizin meclisi feshedebilecek.
 
- BU KONUYA DAİR CUMHURBAŞKANI MECLİSİ FESHEDERSE AYNI ZAMANDA KENDİSİ DE FESHOLUYOR DENİLDİ?
 
"BAŞKANLIK SİSTEMİNDE TEMEL, KUVVETLER AYRILIĞINI NET ORTAYA KOYMAK!"
 
Bu dünyada olan bir şey değil yani, bu dünyada uygulanan bir sistem değil. Parlemento´nun başkanı feshetmesinde öyle bir şey de var yani, karşılıklı. Cumhurbaşkanı feshedebiliyor, parlemento başkanı feshedebiliyor falan bir şeyler koymuşlar işte yeni icat olduğu için. Bizce, başkanlık sisteminde böyle bir husus da yok, Başkanlık sisteminde şöyle bir husus var, sistemin mantığı kuvvetler ayrılığını çok katı bir biçimde ortaya koymak, kuvvetlerin birbirini dengelemesi ve gücün tek elde toplanmasının engellenmesi üzerine uygulanan sistem, doğru sistem olan başkanlık sistemi bu. Önemli cümle bu ama bizim önümüze konulan yeni icat sistemde bakıyoruz ki, kuvvetler ayrılığını bırakın dengelenmeyi, yasama ve yargı üzerindeki kuvvetlerin yürütme üzerinde birleştirilerek tek adama dilediği kadar yetki verme mantığıyla hareket etmeyi görüyoruz.
 
"BU YETKİLER PADİŞAH´A BİLE VERİLMEDİ"
 
Özünde şunu diyebilirim, tabi daha birçok şey söyleyebilirim ama özünde şunu söyleyeceğim, Adalet ve Kalkınma Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi milletvekillerinin parlementodan geçmesine sebebiyet verdiği bu anayasa değişikliği teklifinin bize vaat ettiği şey, bundan 141 yıl önce Kanun-i Esasi düzenlemesine yakın ancak orada bile Padişah´a bile verilmeyen yetkilerin, tek bir kişiye verildiği yetkilerle donatıldığı bir sistemdir. Biz bunu kabul etmiyoruz, bizim daha ileri doğru gitmemiz gerekirken, bizi daha geriye doğru götürülmesini ve demokratikleşmenin, 140 yıllık parlementer sistem geleneğimizin ortadan kaldırılmasını doğru bulmuyoruz. Biraz önce ne dedik, Amerika bunu uygulamaya başladı. 200 yıldan fazladır uyguluyor. Aksaklığı olabilir, değiştirmesi gereken yerler olabilir ki bundan önce 18 madde bildiğim kadarıyla zaten değişikliğe uğramış, 17´si uzlaşıya uğramış.
 
"BUNU DOĞRU BULMUYORUZ, HAYIRLI OLACAĞINI DA DÜŞÜNMÜYORUZ!"
 
Uzlaşıyla değiştirilmeyen tek madde Cumhurbaşkanı´nın halk tarafından seçilmesi ki o da daha sonradan referandumdan geçerek uygulamaya konmuş, o yüzden parlementer sistemin aksaklıkları olabilir ancak biz bunu daha demokratik nasıl yapabiliriz, toplumu daha örgütlü hale nasıl getirebiliriz, sendikaları nasıl güçlendirebiliriz,  meslek kuruluşlarını nasıl güçlendirebilirizi tartışacağımıza, şuan bir kişiye bunca yetkinin nasıl verileceğinin tartışıyoruz. Bunu doğru bulmuyoruz, bunun bu ülke için hayırlı olacağını da düşünmüyoruz fakat  hayırlı olmasını canı yürekten diliyoruz, doğru olan budur yani. Birçok şey söylenebilir burada yani fakat özet olarak söylüyorum ki sıkıntılı bir durum malesef.
 
- PEKİ REFERANDUMDA ´HAYIR´ SONUCU ÇIKARSA NELER OLACAK?
 
"ERKEN SEÇİM OLABİLİR"
 
Eğer sonuç hayır olursa da evet olursa da erken seçim olabilir, Türkiye´nin siyasi iklimi o kadar çalkantılı ki, hani ne olacağını göremiyoruz. Şöyle söyleyeyim, bildiğim kadarıyla tam emin de değilim ama 14 yıllık iktidarları döneminde 18 hükümet mi ne olmuş yani tam emin değilim bu konuda hani bi araştırıp baktıktan sonra konuşmak lazım. Hani istikrar vesaireden bahsediyoruz ama işte bir Cumhurbaşkanı, bir Başbakan´ı hadi kardeşim deyip görevinden alabiliyor mesela. Ahmet Davutoğlu´nun başına gelen olay gibi. O yüzden bu çalkantılı siyasi iklimde ne olacağını biz de öngöremiyoruz ama bize gözüken şudur, eğer hayır olursa bir erken seçim bizleri bekliyor, evet olursa da yine bir erken seçim olabilir ancak olmayabilir de çünkü 2019 yılında yürürlüğe gireceğini düşündüğümüz zaman olmayabilir, ama şunu da biliyoruz, bundan 2 - 3 ay önce Sayın Başbakan ´Kardeşim ne seçimi, 2019´a kadar seçim meçim yok diye de açıklama yaptı. Kasım ayında Milliyetçi Hareket Partisi liderinin açıklamaları var, bugün farklı açıklamaları var bu sistem değişikliğiyle ilgili. Şimdi ne diyeyim yani, siyasi çalkantılı bir ortamda biz de öngöremiyoruz ancak ben erken seçim ihtimalini göz ardı etmiyorum diyeyim.
 
- PEKİ DİYELİM Kİ EVET ÇIKARSA?
 
"CUMHURBAŞKANI OHAL DÖNEMİNDE SİYASİ HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİ SINIRLAYABİLİR"
 
Şimdi referandum da diyelim ki evet çıktı biraz önce de bir şey söyledim. Cumhurbaşkanı´nın siyasi hak ve hürriyetler ve bir takım konulara ilişkin kanunname çıkarma yetkisi yok ancak diğer maddelere geçtiğinde oraya bir cümle yazmışlar, eğer ülkede ohal ilan edilmişse Cumhurbaşkanı bu kararları alabilir diyor. Yani siyasi hak ve hürriyetleri de sınırlayabilir demektir bunun Türkçesi. Biz Profesör büyüklerimize Anayasa hukukçularımıza sorduğumuzda bu soruyu, bu parti kapatma anlamına gelebilir mi dediğimizde gelmez diyemeyiz diyolar. Yani ohal süreci içerisinde siyasi hak ve hürriyetleri sınırlayabilmek, parti kapatma anlamına da gelebilir diyorlar.
 
"HAFIZ ESAD YÜZDE 99.7 OY ALIYOR VE İLK İŞİ HAYIR DİYENLERİN LİSTESİNİ ALMAK OLUYOR"
 
Yine ohal süresi içerisinde siyasi hak ve hürriyetleri sınırlayabilmek seçim yapmıyoruz , seçim yapılmayacak anlamına da gelebilir diyorlar. Bunu bir anektod la anlayatım, yanlış hatırlamıyorsam Hafız Esad seçimlere gidiyor ve %99,7 Evet´le başkan olarak seçiliyor ve gazeteciler ona bir soru yöneltiyorlar hani ne düşünüyorsunuz, ilk yapacağınız iş nedir diye bir soru yöneltiyolar. O da diyor ki "Şu 0,03 Hayır´ların listesini bir almak" diyor. İşte o yüzden bu sistemler doğru sistemler değil etkilerse de bu şekilde etkiler. Hani Cumhurbaşkanı böyle kararnameler çıkarırsa o dönemin koşullarına uygun olarak etkilenebilir, garantisi yok yani, ortaya konan sistemde bunun garantisi yok çünkü Cumhurbaşkanı´nın zaten bir sorumluluğu yok bizce.
 
"BU SİSTEM, CUMHURBAŞKANI´NIN SORUMSUZLUĞU ANLAMINA GELİR!"
 
Mesela Anayasa Mahkemesi´nin 12 üyesini Cunhurbaşkanı kendisi, 3 üyesini de meclis belirliyor. anayasa mahkemesine yüce divan sıfatıyla gidebilmesi adına önce 301 oy, sonra 360 oy, meclisten sonra 400 oy ve ondan sonra kendi atadığı anayasa mahkemesinin karşısına çıkacak. 360 kişi evet bu konuda bu fiiller gerçekleşmiştir yargılanması gerekir kararı, 400 kişi de evet yüce divana gönderelim diyecek. Gönderdikleri Yüce Divan sıfatını taşıyan Anayasa Mahkemesi´nin 12 üyesini kendisi atamış, 3 üyesini de meclis kararıyla atamışlar. Dolayısıyla o da kendisi atamış sayılır hadi diyelim öyle değil , 12 üye Evet deyip 3´ü Hayır dedi mi zaten ordan istediği karar çıkabilecek. Bu sistem Cumhurbaşkanı´nın sorumsuzluğu anlamına gelir, zaten sisteme baktığın zaman meclis araştırması işte gensoru felan bunlar kaldırıldı, bunlar yok.
 
"BU DURUMU VATANDAŞLARA ÇOK İYİ ANLATMAMIZ LAZIM"
 
Biz rejim değişikliği olduğuna net eminiz, bunun yapısal bir değişiklik olduğuna. Cumhurbaşkanı´nı sorumsuz kılıyosun, Cumhurbaşkanı yardımcıları atıyosun, meclis araştırmasını , gensoruyu kaldırıyosun. Sadece soru sorabiliyosun. Cumhurbaşkanı Yardımcısı´nın sorumluluğu sadece Cumhurbaşkanı´na ait. Mesela sen sordun evet yanlış yaptı dedin, sorumlu Cumhurbaşkanı. Cumhurbaşkanı da affettim sorun yok dediğinde iş bitiyor. Böyle bir sistemle karşı karşıyayız yani. Dikkatimi çeken bir husus var, bunu çok iyi anlatmamız lazım. Vatandaşımız gerçekten bilmiyor ve bilmediği için bize çok görev düşüyor, yani bunu anlatabileceğimiz her mecrada anlatacağız.
 
7- BİR SONRAKİ İLÇE KONGRESİNDE ADAY OLMAYI DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?
 
"CHP´YE HİZMET İÇİN KOLTUKTA OTURMAYA GEREK YOK!"
 
"Şimdi bunun için konuşmak adına daha çok erken. Neden çok erken? Siyasi iklimi görücez örgütün ihtiyacını bir göreceğiz, örgütün bize nerede ihtiyaç duyduğunu hep beraber oturup tartışacağız. Şayet örgüt teveccüh eder ve derse ki ´Evet sen bu görevi yapıyosun, iyi de yapıyosun burada dur´ derse burada dururuz. Sen bu görevi yap, oraya bu otursun denirse de gider o görevi yaparız. Buraya gelen arkadaşlara her zaman söylediğim bir şey var, bizim Cumhuriyet Halk Partisi´ne hizmet etmemiz için ilçe başkanı koltuğunda oturmamıza gerek yok, partinin her kademesinde her görevi alarak hiçbir makam veya koltuk olmaksızın biz yine partimize sonuna kadar hizmet ederiz, o yüzden örgütün teveccühü, o günkü siyasi koşullar, o günkü görüşler ortaya konduğunda bu hususa da olup olmayaağına dair net cevabımızı veririz.

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL POLİTİKA YEREL YÖNETİMLER SPOR EKONOMİ MAGAZİN YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ STK SAĞLIK KÜLTÜR-SANAT TEKNOLOJİ EĞİTİM YAŞAM TURİZM OTOMOTİV GAYRİMENKUL NEDİR? MODA
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Hakkımızda
Copyright © 2025 İstanbul Gündemi