'Bu sokak, denize çıkar mı?' Eğer ki İstanbul’da yaşıyorsanız, hangi şehre giderseniz gidin bu soruyu sorarsınız. Denize çıkan her sokağı bir başka, boğazı bir başkadır. Şimdi sizi en az İstanbul kadar renkli, cazibeli bir başka şehre götüreceğim ‘Beyrut’. Akdeniz’in incisi, baştan sona kadar renkler, kokular, efsaneler şehri.
Güzel kadınların şehri olduğunu söylerler. Doğrudur efendim, bu kadar büyük, ela, ceylan gözlü kadınlara başka yerde rastlamamıştım.
Lübnan’ın başkenti aynı zamanda en büyük kentidir. Akdeniz kıyısında uzanan şehir, en önemli limanı bünyesinde barındırır. Gecenin ve gündüzün birbirine karıştığı bu şehir için ‘uykusu gelmeyen şehir’ diyebilirsiniz çünkü Beyrut hiç uyumaz, zaman kavramı burada yoktur. Zaman kavramı olmamasıyla beraber, hafızasını asla kaybetmemiş bir şehirdir, uzun yıllar yaşadığı iç savaşta aldığı yaraların izlerini şehrin her yerinde yaşamanız mümkündür. Beyrut’ta bugünü yaşarsınız ama geçmiş hep sizinle beraberdir işte bu yönüyle İstanbul’a çok benzer, aslında doğunun ‘Paris’i derler ama Paris’ten daha farklı, başka bir hüzünlü bir havası vardır. Hem bir Akdenizli kadar sıcak hem bir Ortadoğulu kadar karmaşıktır Beyrut. Farklı binlerce yüzü vardır, bu şehirde ‘Bin Bir Gece Masalları’nı yaşarsınız.
İnsanları çok samimi ve çok sıcakkanlıdır. Bir dönem Osmanlı himayesinde kalmış şehirde bir dönem Hristiyan ve Müslüman nüfus birbirine eşitti ama günümüzde Müslüman nüfus giderek artmaktadır. İki etnik ve dinsel grup da birbiriyle uyum içinde yaşamaktadır. Lübnan’ın insanındaki yaşama sevincini ve azmi çoğu Ortadoğu ülkesinde görmeniz çok zordur, uzun yıllar verdiği savaş mücadelesinden çıkıp hayata tutunmalarının en güzel göstergesi budur ve Beyrut hızla ayağa kalkarak Ortadoğu’nun en gözde şehri olma yolunda emin adımlar ve kararlılıkla ilerlemektedir.
Geçmişin ve geleceğin iç içe geçtiği bu sıcak insanların şehrinde dolaştığınız her an geçmiş sizi sarmalıyor, savaştan delik deşik olmuş binaların arasında dolaşırken, Hariri Camii’nin yanındaki harap sinemaya bakarken, yeni kurulan bir sürü vitrinin arasında ve çılgın Beyrut gecelerinde dans ederken hep geçmişi ve geleceği iç içe yaşıyorsunuz. Beyrut, kelimenin tam anlamıyla yaşayan ve yaşatan bir şehir.
Uzun zamandır gitmeyi istediğim ve bir gecede karar verip gittiğim bu şehre günün birinde mutlaka yolunuzun düşmesini tavsiye ederim. Kıyısından Akdeniz’e bakmak, sıcak insanlarıyla sohbet etmek, mutlaka ‘tabbule salatası ve humus’ yemek size çok iyi gelecek. Tarihin her anına tanık olmuş bu şehrin sokaklarında gezinirken bir an gözlerinizi kapayın ve ünlü Lübnanlı ses sanatçısı Feyruz’un şarkısının şu dizelerini hatırlayın,
“Seni seviyorum Beyrut,
Benim garip vatanım,
Kötü zamanlarda da seni özlüyor, görmek istiyorum”
Hepinize iyi hafta sonları dilerim.
Zeynep Çay - İstanbul Gündemi