Disleksiye başka sorunların da eşlik edebileceğini belirten uzmanlar, erken tanı konusunun önemine işaret ediyor. Kimi zaman ailelerin öğrenme güçlüğünü geç fark ettiğine dikkat çeken uzmanlar tanıda geç kalındıkça çocuğun öğrenemediği şeylerin miktarının da arttığına vurgu yapıyor. NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Çocuk Ergen Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Mine Elagöz Yüksel, özel öğrenme güçlüğü olarak da adlandırılan disleksinin okul başarısını etkilediğini söyledi.
DİSLEKSİ EN SIK GÖRÜLEN ÖĞRENME BOZUKLUĞU
Yrd. Doç. Dr. Mine Elagöz Yüksel, disleksinin okumakta zorlanma ya da okuduğunu anlamakta zorlanma ile karakterize bir öğrenme bozukluğu olduğunu belirterek “Özgül öğrenme bozukluğu çok önemli bir tanı. Bunun dört önemli ayağı var. Disleksi bu ayaklardan biri. Çocuk yazmakta zorlanıyorsa disgrafi, matematik becerilerinde ve hesaplama konusunda zorluk yaşıyorsa diskalkuli ya da motor becerilerinde zayıflık denilen disptraksi şeklinde tipleri bulunuyor. Disleksi en sık görüleni. O nedenle halk arasında daha çok tanınıyor. Öğrenme bozuklukları genellikle bir arada seyreder. Çocuk genellikle okumakta zorlanır, yazmakta zorlanır, bununla beraber biraz büyüdükçe hesap yapmakta zorlanma gibi sorunları bir arada yaşar” uyarısında bulundu.
DOĞUŞTAN GELEN VE YAŞAMI ETKİLEYEN RAHATSIZLIK
Öğrenme bozukluklarının nörogelişimsel rahatsızlıklar altında bir grup olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Mine Elagöz Yüksel, “Bu bozuklukların biyolojik bir temeli ve genetik nedenleri var. Fakat genetik deyince mutlaka annede ya da babada görülmek zorunda değildir. Anne babada ya da akrabalarda açığa çıkmamış ancak çocukta ortaya çıkmış olabilir. Dolayısıyla biyolojik neden şunu aklımıza getiriyor; aslında öğrenme bozukluğu doğuştan gelen ve tüm yaşam boyunca süren ve tüm yaşamı etkileyen bir rahatsızlık. Fakat bu rahatsızlık daha çok okul başlayınca, okumada güçlük başlayınca anlaşılıyor ve ancak bu dönemde uzmana başvuruluyor” dedi.
RENKLERİ GEÇ ÖĞRENME BELİRTİLERDEN BİRİ
Okul öncesi dönemde de öğrenme güçlüğünün çeşitli şekillerde kendini gösterdiğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Mine Elagöz Yüksel, “Geç konuşma, harfleri çıkarmakta zorlanma, harfleri farklı çıkarma şeklinde ya da renkleri geç öğrenme, sayıları geç öğrenme şeklinde kendini gösterebiliyor” dedi.
AİLELER ÇOK GEÇ FARK EDİYOR
Kimi zaman ailelerin öğrenme güçlüğünü geç fark ettiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Mine Elagöz Yüksel, “Erken tanı çok önemlidir. Çünkü tanı geç konuldukça çocuğun öğrenemediği şeylerin miktarı da artıyor. Öğretmenin uyarısı, yol gösterici oluyor. Eğer çocuğun öğrenmeyle ilgili bir sorunu varsa mutlaka bir çocuk ergen psikiyatristine başvurmaları gerekir. Burada tanının konulması önemli. Bu bir öğrenme bozukluğu mu, bir zekâ problemi mi yoksa bir başka ruhsal sorun mu var? Önce tanıyı koyup sonra yol almak çok önemli. Öğrenmesi zayıf olan çocuğa bu nasıl olsa öğrenemiyor, bu çocuk böyle deyip geçmemek lazım. Mutlaka nedenini araştırmak gerekli. Çünkü bu çocukların bir zekâ sorunu yoktur ama sanki zekâ sorunu varmışçasına algılamakta zorlandıkları görülebilir. Bu nedenle geç kalmamak çok önemli. Geç kaldıkça süre uzadıkça telafi etmesi çok zor oluyor” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Mine Elagöz Yüksel, sınav notları zekasının altında kalıyorsa, kapasitesinin altında kalıyorsa, mutlaka öğrenme güçlüğünden şüphelenilmesi gerektiğini kaydetti.
DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU İLE KARIŞTIRILABİLİYOR
Öğrenmeyi etkileyen çok fazla faktör olduğunu, kimi zaman eşlik eden bazı rahatsızlıkların da öğrenmeyi etkileyebildiğini kaydeden Yüksel, “Stres altında çocukların öğrenemediğini biliyoruz. Stres, çocuğu üzen bir olay ya da durum, kaygı bozukluğu, takıntılar ya da tikler öğrenmeyi etkileyebilir. Bütün bunlar öğrenme sürecini olumsuz etkileyebilir. Bununla beraber bizim en sık gördüğümüz dikkat eksikliği. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunda dikkatin verilememesi de çocuğun öğrendiği şeyi çabuk unutmasına, yeteri kadar öğrenemesine, öğrenme hızı yavaş olacağı için çok fazla öğrenme bozukluğu ile karışır. Bizim çok sık karşılaştığımız bir nokta da bunların bir arada görülmesidir. Çünkü öğrenme bozukluğu olan bir çocuk zekâsı normal olduğu için neden öğrenmediğini sorgular, bir süre sonra eğer tedavi görmezse özgüveni düşmeye başlar. Depresyona girmeye başlar, öğrenemeyeceğini düşünerek ümitsizliğe kapılabilir. Tamamen kendini geri çeker. O nedenle öğrenme güçlüğünün yanında kimi zaman depresyon ya da kaygı bozukluğunun eşlik ettiğini sık görebiliyoruz” uyarısında bulundu.
KAPSAMLI DEĞERLENDİRME YAPILMALI
Çocuğa önce psikiyatrik muayene yapıldığını ve sonrasında gerekli testlerin belirlendiğini kaydeden Yüksel, “Beyni görüntülemek gerekebilir, zekâ testine ihtiyaç duyulabilir. Öğrenme bataryası uygulamak, dikkat testi gerekebilir. Çünkü öğrenme güçlüğü sorunu altında yatan daha farklı sorunlar bulunabilir. O nedenle çok kapsamlı bir değerlendirme yapmak önemli” uyarısında bulundu. Tedavi sürecinde çocuklar için ilk seçeneğin ilaç olmadığını belirtren Yüksel, ancak gerekli durumlarda ilaç kullanımının engellenmesinin çocuğa zarar verdiğini kaydetti. İlaç tedavisi yanında duyu bütünleme, ergoterapi ya da konuşma terapilerinin kullanıldığını ifade etti.