









İstanbul Gündemi Gazetesi’nden Abdullah Ağırkan’a Türkiye’de yaşanan ekonomi gündemini değerlendiren eski Bankacı ve Finans Uzmanı Hayri Has, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin her bakımdan iflas ettiğini kaydetti. Yanlış ekonomi politikaları sonucu Türkiye’de bir yılda asgari ücretin 394 dolardan 194 dolara gerilediğine dikkat çeken Has, sabit gelirli vatandaşların alım gücünün ciddi oranda düştüğünü belirtti.
Türkiye ekonomik ve sosyal anlamda ciddi sıkıntılar yaşıyor, siz bu noktada nasıl bir süreç tarif ediyorsunuz ülkenin mevcut durumuna dair genel olarak…
-Mevcut durumu anlamak acısından 16 Nisan 2017 Referandumu ile başlayan ve dünyada bir benzeri olmayan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni referans olarak almamız gerekir. Bu sistemle birlikte; hukuksuzluk, liyakatsizlik, devlet kurumlarına olan güvensizlik maalesef artmıştır. Gerek devlet kurumlarının denetlenemez oluşu gerek ekonomideki gelişmeler gerekse siyasi sosyal yaşamdaki kısıtlamalar, özgülüklerin kısıtlanması gibi olumsuz gelişmeler gerek dünya finans merkezlerinde gerekse halkımızın büyük çoğunluğunda bir endişe bir umutsuzluk yaratmıştır.
Türkiye ekonomisini bekleyen risk nedir sizce?
-Bu dönemde yanlış ekonomik tercihler sonucunda hazine rezervleri (128 Milyar Dolar) eritilmiş ve çok uzun yıllar sonra hazine net rezervleri eksi olmuştur (eksi 33 milyar dolar) uygulanan yanlış ekonomik programlar sonucun da bugün itibariyle 1USD 14.50 TL dolar kurunun bu kadar hızlı yükselmesi diğer bir ifade ile TL bu kadar değer kaybetmesi sonucunda iç piyasada ciddi fiyat artışı zamlara neden olmuştur. Temel gıdalarda adetsel satışlara gidildiği görülmektedir. Ucuz ekmek alabilmek amacıyla saatlerce sıra bekleyen kuyruklar oluşmaktadır. Ocak2021 394 dolar olan asgari ücret bugün itibariyle 194 dolara gerilemiştir. Sabit gelirli vatandaşlarımızın (işçi, memur, emekli, köylü) alım gücü noktasında ciddi kayıplar yaşanmıştır ve yaşanmaktadır.
‘‘İNSANLAR YOKSULLAŞTIRARAK DEMOKRASİYİ GÜÇLENDİREMEYİZ’’
-Hükümet vatandaşlarımızın yaşam standardını yükseltmek enflasyon karşısında ezdirmemek için gerekli tedbirleri almak zorundadır. İnsanlar yoksullaştırarak demokrasiyi güçlendiremeyiz. Siyasi ve sosyal açıdan: bu acıdan da baktığımızda mevcut sistemin bizi dünyada yalnızlaştırdığı aşikârdır. Uluslararası kuruluşların yaptığı açıklamalarda cezaevindeki gazeteci sayısı bakımında ülkemiz Çin’den sonra ikinci durumdadır. Yoksulluk haritasına da 135 ülke arasında ülkemiz en yoksul 22 ülke konumunda şu anda.
‘‘ÇÖZÜM YENİDEN PARLAMENTER SİSTEME DÖNÜŞTEDİR’’
Bankacı ve Finans uzmanı olarak hükümetin temelde yanlışı nedir?
-Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi her bakımdan iflas etmiştir, çözüm yeniden parlamenter sisteme ve Cumhuriyetin kurucu ilkelerine dönüş ile olacaktır. Önümüzdeki dönem ile ilgili tehlike: mevcut durumda hükümet faiz indirmeye devam edecek gibi duruyor ancak bu durum çok sürdürülebilir bir durum değildir. Burada amaçlanan düşük faiziler üretimin artırılması ihracatın artırılması cari açığın kapatılması ilk bakışta doğru gibi görülse de uygulamada pek mümkün olmadığını görebiliriz. Şöyle ki hazine net rezervi negatif durumdadır.400 baz puan faiz indirildi ancak piyasada uygulaması farklı TCMB uyguladığı faiz 15 siz Bankadan 15 faiz ile kredi alıyorsunuz hiçbir risk almadan aynı gün hazineye TL 22 faiz oranı ile satıyorsunuz reelde faiz düşmedi düşen faiz sadece halkın mevduat faiz oranıdır. Peki, ileride ne ile karşılaşabiliniz risk nedir? Diye baktığımızda Hükümet mutlaka taze kaynak bulmak zorunda olacaktır ilk akla gelende hazineye başvurmasıdır. Hazine daha çok kaynak yaratmak zorunda kalacağından daha çok borçlanacaktı faizler hızlı bir şekilde artacaktır. Faiz artınca enflasyon artacaktır. Böyle bir ortam oluşursa hedeflenen yatırım ihracat gerçekleşmeyecek olup kaynaklar tekrar mevduat olarak bankalara kanalize olacaktır.
Benim gelişmelere bakarak gördüğüm en büyük risk budur ve bunun gerçekleşme olasılığı maalesef çok yüksek gibi duruyor. En geç Mart 2022 tekrar faiz artırımına gitmek zorunda olunacaktır. Aksi durumda dolar kurunu 25 TL konuşuyor oluruz ki buda halkımıza çok ağır yük getirebilir.
‘‘HALKIMIZ TAM BİR BORÇ SARMALINA DÜŞMÜŞTÜR’’
Tencere hükümeti götürü tezi karşılık bulur mu önümüzdeki süreçte sizce?
-9.Cumhurbaşkanı Sayın Demirel’in ‘tencerenin düşürmeyeceği hükümet yoktur’ sözü çok doğru bir tespittir. Halk işsizdir. Çarşı ateş pahasıdır ve gelecek ile ilgili umutlar beklentiler azalmıştır. Bugüne gelirsek 2002 yılında halkımızın banklara olan ihtiyaç, konut, taşıt kedi kartı kredilerin toplamı 7 milyar TL. Bugün bu rakam 968 Milyar TL ulaşmıştır. Halkımız tam bir borç sarmalına düşmüştür. Milyonlarca icralık dosya mevcuttur. Çalışabilir nüfusun 10 milyonu işsizdir her dört üniversite mezunu gencimizde 2‘si işsizdir, çalışan nüfusun %60 asgari ücret ile çalışmaktadır bu oran AB ülkelerinde %3 ile %5 arasındadır.
Son olarak muhalefet nasıl bir ekonomik söylem geliştirmesi gerekir sizce…
-Son iki yılda tüm dünyada görülen pandemi sürecinde de hükümetin destekleri yetersiz kalmış halkımız daha da fakirleşmiştir. 2021 Türkiye’sinde devletimizden yaklaşık 25 milyon insanımız sosyal yardım alacak durumda gelmiştir. Onun için kaynamayan tencere felsefesi çok güçlüdür ve doğrudur. Muhalefetin ekonomideki bu tabloyu gerçek rakamlarla halka anlatmalı, önümüzdeki dönemde iktidar olunması durumunda ne gibi önlemler alınacağı halkın refahının ne gibi tedbirlerle artırılacağı ve üretim kaynaklarının zenginleştirilmesiyle birlikte, son yıllarda YİD modeli ve verilen garantiler konusunda politika geliştirilmeli. Kamucu bir yaklaşım ile devlet güçlendirilmelidir. Yaratılacak kaynakla mutlaka çalışan kesimlerin refah düzeyinin artırılacağı yönündeki programlarla halk ikna edilmelidir.
Abdullah Ağırkan / İstanbul Gündemi