Söz konusu Mahalleye 23 Hazirandan bu yana elektrik, su ve doğalgaz’ın verilmediğini duyuran İl Başkanı Yazıcı, kentsel dönüşüm adı altında rant bölgesi haline gelen Güngören Tozkoparan’da mağdur vatandaşlar Barış Parkı’nda eylemlerini sürdürdüklerini belirterek yaptığı basın açıklamasında Yazıcı: “Halkımız ranta kurban edilmemeli” dedi.
“EVLERİ BOŞALTSINLAR DİYE SU VE DOĞALGAZI KESTİLER”
Mahalle sakinlerinin yapılacak proje için onaylarının alınmadığını vurgulayan Yazıcı: “Bugün burada Güngören ilçesinde bulunan yaklaşık 900 konutun yer aldığı, riskli alan ilan edilen ve kentsel dönüşüm kapsamına alınan Tozkoparan ve Küba mahallerine yapılan zulme dur demek için bulunuyoruz. Mahalle sakinlerinin yapılacak proje için onayı alınmadan, herhangi bir sözleşme imzalatılmadan, muvafakatname ile sürecin başlatılmak istenmesi bu durumlara sebep oldu. Evlerini boşaltmaları için elektrik, su ve doğalgazları kesilen vatandaşlarımıza yapılanlar kabul edilebilir değildir. Kentsel dönüşüme karşı olmayan, sadece yerinde dönüşüm isteyen, devleti karşısında değil yanında görmek isteyen vatandaşlarımızı karanlıkta, susuz ve gözü yaşlı bırakmak üstelik bunu pandemi sürecindeyken yapmak adeta bir zalimlik göstergesidir” diye konuştu.
“SÖZLEŞME YAPILMADAN YIKIMIN BAŞLAMASI YANLIŞTIR”
Yıkımı yapılacak evlerin temel altyapı hizmetlerinin kesilmesi için mahalleye gelen ekiplere engel olmak isteyenlerle polisin karşı karşıya geldiğini ve arbede yaşandığını söyleyen Ömer Faruk Yazıcı, “Tozkoparan’ın ranta hizmet etmek için milyonluk rezidanslara da ihtiyacı yoktur, amaç bölge halkına hizmet etmek onları afetlerden korumaksa buna uygun şartlar sağlanıp gerekli dönüşüm projeleri yapılmalıdır. Bir yandan afetlere dirençli, altyapısı güçlü yaşam alanları inşa ederken bir yandan da süregelen komşuluk ilişkileri, alışılagelmiş yaşam biçiminin korunması gerekmektedir. Tozkoparan’da sözleşme yapılmadan yıkımın başlaması, sürecin daha en başından yanlış olduğunun bir tezahürüdür. Yetkililer, vatandaşları korkutarak polisle beraber tahliye işlemini gerçekleştirmekten bir an önce vazgeçmelidir. Bölge halkının talepleri mutlaka dikkate alınmalıdır” ifadelerini kullandı.
“GELİN KANAL İSTANBUL’A DEĞİL KALAN İSTANBUL’A ODAKLANALIM”
“Kanal İstanbul’a tahsis edilen imkân ve kaynaklar, depreme hazırlık için tahsis edilse bu kadar sıkıntı ve kargaşa yaşanmazdı” diyen Yazıcı: “Kanal İstanbul’a sarf edilen enerji, gayret Tozkoparan’a Fikirtepe’ye İstanbul’un Kentsel Dönüşümüne sarf edilmiş olsa bu iş bu kadar sancılı da olmazdı. Kentsel dönüşümü sağlıklı bir şekilde gerçekleştirmek için, Dönüşüm süreci uzlaşma esaslı olmalı yani alanda yaşayanlar bu dönüşüme onay vermeli, Dönüşüm yerinde ve adil gerçekleşmeli, yani o bölgede yaşayanların dönüşümden sonra da o bölgede yaşama hakkı garanti altına alınmalı, dönüşüm insanları birbirinden koparmadan yaşamın içinde olmalı, kimseyi yaşadığı yeri terk etmek zorunda bırakmamalı ve kültürü korumalıdır. Son olarak da dönüşüm kamu tarafından güvence altına alınmalıdır. Müteahhit ve vatandaş arasındaki garantör olması gereken devlet, vatandaşın karşısında yer almamalıdır. Yapılan her proje bölge sakinleri tarafından sahiplenilecek düzeyde olmalıdır.
“VATANDAŞLARIMIZIN YAŞAM HAKKI KORUNMALI”
Halkımız ranta kurban edilmemelidir. Yüzde 100 uzlaşıyı esas almayan, mahalle sakinlerini mağdur eden her türlü uygulamanın her zaman karşısında olacağımızın bilinmesini isteriz. Her şeyden önce vatandaşlarımızın İstanbul’daki yaşam hakkı korunmalı, bütüncül ve adil bir planlama ile afetlere dayanıklı, doğaya ve kültüre saygılı, rant kaygısı gütmeyen, temelli bir dönüşümü tesis ederek İstanbul’u dirençli bir kent haline getirme gayesiyle hareket edilmeli, Tozkoparan ve Küba Mahalleleri kentsel dönüşüm projesi de bu gayelerle yapılan örnek proje olarak hayata geçirilmelidir” diyerek konuşmasını tamamladı.
GÖKSENİN AKTAŞ - İSTANBUL GÜNDEMİ