2 Nisan, dünya genelinde Dünya Otizm Farkındalık Günü olarak anılıyor. Birleşmiş Milletler tarafından otizm konusunda farkındalık yaratmak ve otizm ile ilgili sorunlara çözüm bulmak amacıyla “Dünya Otizm Farkındalık Günü” ilan edildi. 2 Nisan’da başlayan “Otizm Farkındalık Ayı” çerçevesinde dünyada otizmle ilgili araştırmaların teşvik edilmesi, bu konudaki farkındalığın artırılması ile erken teşhis ve tedavinin yaygınlaştırılması hedefleniyor.
Uzmanlar, “Otizmin en belirgin özelliği olan sosyalleşmede zorlanma, pandemide zaten sosyalleşme imkanlarının azalması ile ailelerin çocuklarındaki farklılıkları geç farketmelerine yol açabilmektedir” uyarısında bulunuyor. Pandemi sürecinde belirtilerin iyi gözlenmesi ve tedavilerin aksatılmaması tavsiye ediliyor.
Üsküdar Üniversitesi NP Etiler Tıp Merkezi Çocuk Ergen Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Mine Elagöz Yüksel, Dünya Otizm Farkındalık Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada pandemi sürecinin otizmli çocuklar üzerindeki etkilerini değerlendirdi.
OTİZMLİ ÇOCUKLAR PANDEMİDEN DAHA FAZLA ETKİLENDİ
Pandemi sürecinde her çocuk ve ailenin etkilendiğini ancak otizmi bulunan çocukların ise daha çok etkilendiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Mine Elagöz Yükseli “Yapılan araştırmalar çocuklar arasında otizmi bulunan çocuk ve ergenlerin pandemiden en fazla etkilenen gruplardan biri olduğunu göstermektedir. Pandemide otizmli bireyleri etkileyen birçok farklı faktör söz konusu olmuştur. Küçük çocuklara tanı konması, tanısı olan çocukların tedavi yaklaşımları, çocukların ruhsal durumları, ebeveynlerin ruhsal durumları ve bunların çocuğa yansıması bu faktörlerin en başta gelenleridir” diye konuştu.
PANDEMİDE OTİZMİN FARK EDİLMESİ ZORLAŞTI
Henüz tanısı konmamış belirtileri olan çocukların fark edilmesinin bu süreçte gecikebildiğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Mine Elagöz Yüksel, şunları söyledi:
“Bunun bir nedeni bazı ailelerin sağlık kuruluşlarına başvurmakta çekiniyor olmalarıdır. Kimi aileler de çocuklarında gördükleri farklı davranışları pandeminin etkilerine bağlama eğiliminde olup beklemek istiyor. Ancak bu durum altta yatan nörogelişimsel bir rahatsızlık varlığında tanıda gecikmeye neden oluyor. Bununla beraber otizmin en belirgin özelliği olan sosyalleşmede zorlanma, pandemide zaten sosyalleşme imkanlarının azalması ile ailelerin çocuklarındaki farklılıkları geç farketmelerine yol açabilmektedir. Halbuki otizmin erken tanınması ve tedaviye başlanması çok önemli olup, çocuğun iyilik hali için önemli bir koşuldur. Ebeveynlerin bir şüphe varlığında beklememek ve yüzyüze bir değerledirmenin sağlanabileceği bir sağlık kuruluşlarına başvurmaları gereklidir.”
EĞİTİMDE AKSAMALAR YAŞANDI
Otizmli çocukların eğitimlerinin de pandemi sürecinden etkilendiğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Mine Elagöz Yüksel, “Pandemi döneminde okulların ve özel eğitim kurumlarının bir dönem kapatılması gündeme gelmiş olup halen eğitimde pandemi öncesi eğitim olanaklarının sağlanması konusunda aksamalar yaşanmaktadır. Bu durum çocukların yeterli tedavi görmelerini engellemektedir. Benzer açıdan gerek mekanların kapanması gerek sokağa çıkma kısıtlmaları nedeniyle fiziksel aktivite yapma olanakları da azalmıştır. Eğitim ve fiziksel aktivite miktarlarının azalması çocukların ruhsal durumlarını da etkilemektedir” diye konuştu.
Pandemi ile beraber yaşanan bu sürecin, otizmi olan çocuk ve ergenlerde ek olarak görülebilecek kaygı bozukluklarını ve depresyon riskini arttırdığına dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Mine Elagöz Yüksel, “Otizmli çocuklarda duygularını kontrol etmekte zorlanma, dürtüsellik, davranış sorunları da artma eğilimde olmuştur. Sadece çocuklarda değil, ebeveynlernde de ruhsal sıkıntıların artmış olduğunu görmekteyiz” diye konuştu.
PANDEMİDEKİ BELİRSİZLİK RUHSAL AÇIDAN ZORLANMALARA YOL AÇIYOR
Otizmi bulunan bireylerin değişiklikler karşısında uyum sağlamakta zorlandıklarını, eski rutinlerini devam ettirme eğiliminde olduklarını vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Mine Elagöz Yüksel, “Bu nedenle pandemi döneminin özelliği olan belirsizlik, sürekli koşulların (örneğin sokağa çıkma saatleri) değişmesi çocukları ve ailelerini ruhsal açıdan zorlamaktadır. Bununla beraber pandemi ve koronavirüs ile ilgili bilgilerin değişmesi ve haber akışının fazla olması otizmli bireylerin süreci takip etmesini zorlaştırmakta ve kaygı duymalarına yol açmaktadır. Her ne kadar otizmli bireyler sosyalleşmekte zorlansa ve kendi hallerinde olma hali göze çarpsa da onlar da arkadaşlarını ve tanıdıklarını göremedikleri için üzüldüklerini ifade etmektedirler. Bu durum yaş ilerledikçe daha belirgin olmaktadır” diye konuştu.
OTİZMLİ ÇOCUKLAR KURALLARA UYMADA GÜÇLÜK ÇEKTİ
Pandemi döneminde bireylerin uygulaması gereken temizlik ve sosyal mesafe önlemlerinin çocuklara anlatılmasının ve çocukların bu kurallara uymasının kolay olmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Mine Elagöz Yüksel, “Otizmli bireylerin ise bu kuralları anlaması ve içselleştirmesi daha meşakkatli olmaktadır. Bu kurallara uymaya zorlanmak otizmli çocukları strese sokmaktadır. Özellikle çocuğun yaşı küçük ve ek öğrenme problemleri yaşıyorlarsa bu süreç daha zor olmaktadır. Pandemi ve koronavirüs ile ilgili bilgilendirme yapmak, kuralların öğrenilmesini sağlamak özel eğitim modülleri içinde uygulanmalıdır. Özel eğitim uzmanlarının ise değişen koşullarla beraber çocukların yaşayacağı ruhsal rahatsızlıklar ile ilgili bilgilendirilmesi, pandemi ile ilgili kuralların mümkün olduğunca çocuk tarafından öğrenilmesinin sağlanması konusunda eğitim görmeleri uygun olacaktır” dedi.
TEDAVİ SÜREÇLERİ AKSATILMAMALI
Yrd. Doç. Dr. Mine Elagöz Yüksel, otizmli çocukların tedavilerinin bu süreçte aksatılmaması gerektiğini belirterek şunları söyledi:
“Sosyal izolasyon herkes için zorlayıcı olmakla beraber yaşadığımız dönemin etkilerinin ileriki zamanlarda daha net anlaşılacağı düşünülmektedir. Bu süreçte yetkililer tarafından mümkün olduğu kadar yüzyüze eğitimlerin ve yüzyüze sağlık hizmetlerinin devam etmesinin sağlanması çok önemlidir. Ailelerin ise otizmden şüphelendikleri durumlarda bir çocuk psikiyatristine başvurmaları gerekmektedir. Tanısı bulunan çocukların ise tanı ve tedavi için ihtiyaç duydukları görüşmelerin aileler tarafından yerine getirilmesi, ertelenmemesi gerekmektedir. Sadece çocukların değil, ailelerinin de stres azaltıcı tekniklere başvurmaları bu dönemde faydalı olacaktır.”
HABER MERKEZİ - İSTANBUL GÜNDEMİ