Yüzyılın felaketi olarak tanımlanan ve on binlerce insanın hayatını kaybetmesine neden olan depremlerin göz göre göre geldiğini ve uzmanların depremden önce uyarılarda bulunduğunu söyleyen Rıdvanoğlu, “Onlarca uzman, yüzlerce kez uyarmıştı. Yapılması gereken hazırlıklar hususunda belki binlerce rapor hazırlanmıştır; şimdi soruyoruz hangisi dikkate alındı?” dedi.
İŞTE O YAZILI AÇIKLAMA:
“6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş ili Pazarcık ilçesi merkezli 7,7 ve Elbistan ilçesi merkezli 7,6 büyüklüğünde iki büyük deprem yaşadık. Cumhuriyet tarihinin 1939 Erzincan depreminden sonraki en büyük iki afeti aynı gün ardı ardına gerçekleşti. Binlerce vatandaşımız hayatını kaybetti, kelimelerle ifade edilemeyecek şekilde maddi ve manevi zarara uğradı. Canlarını, sevdiklerini kaybettiler. Evleri, araçları, belki de tüm mal varlıkları saniyeler içinde yok oldu. Evet, bu büyük bir felaket! Ancak Türkiye’miz de büyük bir ülke! Önemli olan husus, imkânlarımızı doğru değerlendirerek, süreci iyi yönetebilmektir. Maalesef deprem öncesi hazırlık sürecini iyi yönetemediğimiz ortada; fakat deprem sonrası süreci sağlıklı yönetmemiz de elzemdir. Üzerinden bir yıl geçmesine rağmen elle tutulur adımlar atılamadı. Biz deprem bölgemiz ve oradaki vatandaşlarımızla sürekli olarak irtibattayız. Durumlarını da yakından takip ediyoruz. Ancak verilen vaatlerin yerine getirilmediğini bizzat oradaki vatandaşlarımızdan görüyoruz. Televizyonlarda ortak yayınlar yapıp milyonlarca lira para toplandı. Herkes büyük büyük laflarla yardımlar yaptığını ilan etti ama hala onlarca insanımız sefalet içinde yaşıyor.”
“BU İNSANLAR HAKLARI OLANI DEVLETTEN BEKLİYOR”
“Resmi açıklamalara göre, oldukça geniş bir coğrafyayı etkileyen Kahramanmaraş merkezli depremlerde 50 bin 783 kişinin hayatını kaybettiği, 107.204 kişinin ise yaralı olduğu belirtilmiştir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının açıklamalarına göre, Hatay’da 13 bin 883, Kahramanmaraş’ta 7 bin 295, Adıyaman’da 5 bin 826, Malatya’da 4 bin 197, Gaziantep’te ise 3 bin 805 olmak üzere bölgede 36 bin 932 bina deprem anında yıkılmıştır. Toplam 872 bin bağımsız bölümden oluşan 311 bin bina ise aldıkları hasarlar nedeniyle kullanılamaz hale gelmiştir. Ancak orada vefat eden, yaralanan, evini barkını ya da yakınını kaybeden insanlar birer sayıdan ibaret değiller. Her birinin bir hayatı ve hayali vardı. Belki bin bir emekle büyüttüğü evladı, belki de kıt kanaat geçinerek aldığı evini bir dakika içinde kaybetti. Bu insanlar ne dilenci ne de sizden hibe istiyor. Bu insanlar hakları olanı devletten bekliyor.”
“TÜM BU İHMALKÂRLIĞIN SONUCUNU İSE İNSANLAR NE YAZIK Kİ CANLARI İLE ÖDÜYOR”
“Deprem öncesi ciddiyetsizlik, deprem anındaki acziyet ve sonrasında koordinasyon konusundaki beceriksizlik maddi ve manevi kayıplarımızı kat be kat arttırmıştır. Bu bölgede, tarihi tam olarak bilinmese de, tahmini olarak beklenen bir deprem konusunda onlarca uzman, yüzlerce kez uyarmıştı. Yapılması gereken hazırlıklar hususunda belki binlerce rapor hazırlanmıştır; şimdi soruyoruz hangisi dikkate alındı? Depreme hazırlık konusunda neler yapıldı, daha doğrusu neler yapılmadı? Bunları sormak her bir vatandaşımızın hakkı olduğu gibi, biz muhalefet partilerinin de sorumluluğudur; bunlara cevap vermek ise iktidardakilerin görevidir! Tüm bu ihmalkârlığın sonucunu ise insanlar ne yazık ki canları ile ödüyor. Türkiye, yerleşim alanlarının yüksek riskli olmasını; coğrafi ve jeolojik özelliklere uygun olmayan yer seçimi, denetimsiz betonarme inşaat süreçleri ve yaygın bir kayıtsızlık uygulamalarına borçludur. Sonuçta bedelini ise deprem, taşkın, heyelan, altyapı çöküşü gibi felaketlerdeki kayıplarla ödemekteyiz.”
“BELEDİYELERCE DENETİMLERDE GÖZ YUMULAN ŞEYLERİN BEDELİNİ; BUGÜN İNSANIMIZ CANIYLA, SEVDİKLERİNİ KAYBEDEREK ÖDÜYOR”
“Bu felaketlere sebep olan en önemli sorumlulardan biri de belediyelerdir. Bir binanın uzun yıllar ayakta kalmasını, hasar görmemesini ve ayıplı olmamasını sağlamak müteahhittin görevidir. Ancak bazı prosedürlerle bunu denetlemek belediyelerin işidir. İnsan hayatı bu kadar önemsiz olmamalı. Dün belediyelerce denetimlerde göz yumulan şeylerin bedelini; bugün insanımız canıyla, sevdiklerini kaybederek ödüyor. Bu şekilde devam ederse, bunun yarın da böyle olacağı kaçınılmazdır. Halbuki müteahhit yapıyı yapacak, yapı denetimi firması denetleyecek, yapı denetimi firmasını belediye denetleyecek. Yapı denetim şirketlerinin düzenledikleri raporları düzenli olarak kontrol etmesi gereken kurum belediyelerdir. Bir olumsuzluk olduysa, yapı denetim tutanağı tutulduysa belediye bu raporları dikkate alıp binayı yıktırır veya yapılan uygulamanın düzeltilmesini ister.”
“Bu yüzden belediyelere çok iş düşüyor. Bizim belediyecilik anlayışımızda ise;
• Yatay, dengeli, ölçülü, insani şehirler inşa edilecektir ucuz ve kaliteli konut projeleri ile vatandaşlarımızın barınma sorununa rant odaklı değil, insan odaklı ve ihtiyaca göre çözümler üretilecektir.
• Şehirler kültürel kimliğimize, ahlaki ve manevi değerlerimize uygun inşa edilecektir.
• Şehirlerin imar ve deprem planları hemen yapılacaktır.
• Şehirlerde koruyucu ve kalkınma odaklı sosyal politikalar planlanacak, geliştirilecek ve uygulanacaktır.
• Şehirlerin doğal ve tarihi dokusu bozulmayacaktır.
• Tek merkezli ve çarpık yapılaşmaya izin verilmeyecektir.
• Kentsel dönüşümler amacına yönelik yapılacak, binasal ve rantsal dönüşüm reddedilecektir.
• Medeniyet değerlerimize ve kültürel kimliğimize uygun şehirler inşa edecek mimarların ve şehir planlamacıların yetişmesini sağlayarak bu anlayışımızı geleceğe taşıyacağız.”
“UMUT EDİYORUM Kİ BUNLARI GERÇEKLEŞTİRECEĞİMİZ GÜNLER YAKINDIR”
“Buradan depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyorum. Mekanları cennet olsun. Hayatta kalanlara sağlık, huzur ve korkularından emin oldukları bir yaşam diliyorum. Umut ediyorum ki bunları gerçekleştireceğimiz günler yakındır.”
Göksenin Aktaş – İstanbul Gündemi