Çok eskiden, kürekçilerin daha uzun süre çalışabilmesini sağlamak için ritim davulları kullanılırdı. Yine eski dönemlerde, insanlar tarlalarda ritimli şarkılar söyleyerek çalışırdı ve neredeyse tüm ordular da, askerlere koşu yaptırılırken marş ya da türkü söyletilirdi. Müziğin ritminin, kalp ritmi üzerinde de doğrudan etkisi olduğu araştırmalarca kanıtlanmıştır. Aynı zamanda, egzersiz yaparken müzik dinleyen ve dinlemeyen kişilerin egzersiz performansları ölçülmüş, müzik dinlerken egzersiz yapan kişilerin oksijen tüketiminin %7 daha düşük olduğu saptanmış ve %10 oranda daha az yorgunluk hissettikleri görülmüştür.
Bu konuda yapılan bazı bilimsel araştırmalara göz atalım. Kanada‘daki McGill Üniversitesi‘nden David Levitin ve ekibinin araştırması, müzik dinlerken beynin morfin gibi etki gösteren opioid kimyasalını salgıladığını ve bunun da spor esnasında oluşan ağrıları azaltmaya yardımcı olduğunu gösterdi. New Scientist dergisinde yayınlanan Levtin ve ekibinin çalışmalarına göre müzik bağışıklık sistemini güçlendiriyor ve stresi de azaltıyor. Bir başka araştırma da ise Ünlü Alman matematikçi J.W. Richard Dedekind, müziğin yüzücüler üzerindeki etkilerinden şöyle bahsetmiştir; ‘’Yarış için heyecan duyan yüzücüler, müziğin ritmi ile canlanarak, daha yüksek bir performans göstermektedirler. Sinirli ve agrasif ruh hallerinden yüzmeden önce dinledikleri müzik sayesinde kurtulabilmektedirler. Yüzücüler, dinlenecek çeşitli müziklerin yardımıyla daha hızlı ve tempolu yüzebilmektedirler.’’
Her seviyedeki birçok sporcu, antrenmanlarda, ısınırken ve hatta yarışma sırasında müzik dinler. Michael PHELPS’in en ünlü fotoğraflarından bir tanesi yarışma öncesi müzik dinlerken kulaklığı ile poz verdiği fotoğraftır. ABD Atletizm Federasyonu, 2007‘de resmi maraton yarışlarda iPod gibi kulaklık ve portatif müzik çalar kullanımını yasaklamıştı. Fakat, yarış organizatörleri yasağı uygulayamadı ve maratoncuların çoğu bu yasağı delerek yarışma sırasında müzik çalarlarını kullandı. Kimileri müzik çalarını saklayarak güvenli noktada ortaya çıkardı, kimileri aileleri ve arkadaşları aracılığı ile biraz mesafe kat ettikten sonra müzik çalarını teslim alıp dinlemeye başladı ve kimileri de sağlı sollu yerleşen seyircilerin alkışlarını müzik niyetine kullandı. Maraton koşusu hakkında genel bir yargı olarak müziğin konsantrasyonu ve motivasyonu arttırdığı birçok sporcu tarafından bilinmektedir.
Müziğin spora olan etkisi sadece sporcular ile sınırlı değil. Müsabakaları izlemeye gelen seyirci ve taraftarlar içinde müzik büyük bir motivasyon aracıdır. Özellikle salon sporlarında daha çok kullanılır. Set araları ve molalarda hareketli müzikler çalınarak müsabakayı izlemeye gelen seyirci ve taraftarların motivasyonu yüksek tutulur. Bazen de dansçılar ile de desteklenir. Ancak müsabaka esnasında sporcuların dikkati dağılıp performansı olumsuz etkilenmemesi için müzik yayını kapatılır. Taraftarların belli bir ritim ve ahenk içinde yaptıkları tezahüratlar da müziğin spor ile olan bağına en güzel örnektir.
Netice olarak müzik, hayatımızın her alanında olduğu gibi spor hayatımızda da önemli bir yer kaplıyor. Ancak müziğin zamanlaması ve tarzı yapılan spor branşına göre değişkenlik gösterebilir. Bu yüzden spor yaparken, yapılan egzersizin ritmine göre doğru bir müzik tarzı tercih edilmesi önemlidir.
Sağlıcakla ve sporla kalın.