İstanbul Gündemi

BAHÇELİ: “TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİMİZİN TÖHMET ALTINDA BIRAKILMASI KARA PROPAGANDADIR”

Player yükleniyor...
Haberler / Politika
30 Mart 2021 Salı 11:53

Türk Silahlı Kuvvetleri’nde irticai faaliyet söylentileri hakkında sert ifadeler kullanan Bahçeli, “Asker ocağı Peygamber ocağıdır. Düşmanın üzerine Allah Allah nidasıyla yürüyen kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizin töhmet altında bırakılması, irticai tehditlerin odağı haline geleceğinin yüzsüzce ifade edilmesi tepeden tırnağa kara propagandadır. Bu konuda duyarlı olduğunu iddia eden herkese soruyorum: 15 Temmuz’da yaşanan ve bu hunhar işgal girişiminin tarafı olan terör örgütünün, TSK’ya nasıl yuvalandığına dair bir fikri ve kanaatleri var mıdır?” dedi. Bahçeli konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“SATANLARDAN, KAÇANLARDAN OLMADIK”

“13. Olağan Büyük Kurultayımız Türkiye’nin kritik bir dönemecinde; siyasi, ekonomik ve diplomatik zorlukların çetrefilleştiği bir kavşak noktasında vuku bulmuştur.

18 Mart 2021 tarihinde; Anadolu’muzun sazıyla, sözüyle, ruhuyla kenetlendik. Şehitlerimizin haysiyetiyle, hatırasıyla, hamiyetiyle sözleştik. Yurdumuzun oyunuyla, onuruyla, oğul vermiş haşmetiyle bütünleştik.

Toprağımızın acısıyla, hüznüyle, sevinciyle birleştik. Milletimizin iradesiyle, itibarıyla, varoluş kıvancıyla bilendik.

Demem odur ki, istiklal için birlik, istikbal için dirlik, kazanan Türkiye olacak.

Gayemiz daha güçlü bir Türkiye’dir.

Satanlardan, kaçanlardan, korkanlardan, dönenlerden, yılanlardan, yorulanlardan, ilk sallantıda yoldan sapanlardan olmadık, bundan sonra da olmayacağız.

Ülkücü yaşadık, ülkülerimizi fazilet ve fedakârlık ruhuyla yaşattık.

Milliyetçi Hareket Partisi 52 uzun yıldır pek çok badireyi aşarak bugünlere ulaştı.

Kimileri devrilmemizi bekledi, kimileri aramızdan devşirildi.

Bazıları düşmemizi bekledi, bazıları da yakamızdan düşüp gitti.

2023 HEDEFLERİ

“13.Olağan Büyük Kurultayımız 106 yıl önce Çanakkale’de devleşen imanın ve mücadele dirayetinin aynısıyla hayat bulmuştur.

Özellikle ifade ediyorum ki, milliyetçiler için kahramanlıklarla dolu Türk tarihi, tekerrür eden bir vakıalar zinciridir.

Karşılaşılan yer ve zaman, çatışan unsur ve düşmanlar değişse bile hedefler aynı, yöntemler benzer, işbirlikçiler tanıdıktır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, 2023 ve takip eden on yılları kapsayan stratejik hedeflerimizin ilki, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne, daha yerinde bir ifadeyle, Türk Tipi Başkanlık Modeli’ne sahip çıkmak; ilke, kural ve kurumlarıyla yaşamasına, daha doğrusu kökleşmesine hizmet etmektir.

Sivil, geniş katılımlı, herkesi kapsayan, yeni yönetim sisteminin ruhuna ve dokusuna müzahir bir anayasa hazırlığı ikinci stratejik hedefimizdir.

Çalışan, üreten, ruh kökümüzden beslenen, manevi ve moral değerlerimizle eklemlenen yeni, yerli ve milli bir ekonomik sistemin ihyası ve inşası üçüncü stratejik hedefimizdir.

Cumhur İttifakı’nın varlığı içinde terörle amansız mücadeleye, son terörist, son kanlı silahıyla ele geçirilesiye kadar destek vermek, Türk milletini bu şiddet ve dehşet sarmalından çekip çıkarmak dördüncü stratejik hedefimizdir.

Hem ülkemizde, hem de küresel ve bölgesel zeminde diyalog, barış, huzur, sükûnet ve istikrar beşinci stratejik hedefimizdir.

Yenilenmiş kadrolarımızla, vatan ve millet sevgisiyle çarpan kalplerimizle, ilkeli ve milliyetçi siyaset yapımızla istiklal içinde ulaşılacak parlak bir istikbale varız, hazırız, bu uğurda ne gerekiyorsa yapmaya da kararlıyız.”

“LOZAN ANADOLU’NUN NİHAİ SENEDİDİR”

“Çanakkale ile başarılamayan, ancak Sevr ile yapılmak istenen, Türk milleti için ayrılıştır, bölünüştür, parçalanıştır, yok oluştur.

Bugün karşımıza tekrar çıkanlar, dün Çanakkale’den def edilenlerdir.

Bugün karşımıza yeniden çıkanlar, dün İzmir’den denize dökülenlerdir.

Bugün karşımıza bir kez daha çıkanlar, ana karnındaki bebekleri süngü ile deşenlerdir.

Şunu herkes bilmelidir ki, zillete asla katlanamayız.

Milli bekamızın yağmalanmasına asla göz yumamayız.

Bildiğiniz gibi, Çanakkale Boğazı’nda püskürtülmüş emperyalist zihniyetin yarım kalmış hevesleri birkaç yıl sonra Sevr ile yeniden hortlamış, fakat Türk milleti Cumhuriyetimizle sonuçlanacak şerefli bir mücadeleyle istiklal ve istikbal haklarını güvence altına almıştır.

Lozan Anlaşması, bin yıllık vatan toprağımız olan Anadolu’nun nihai senedi olmuş, Türk milleti sınırları ve milli kimliği ile ilgili son sözünü o tarihlerde söylemiştir.

Varlığımız, 1915 Çanakkale’sinden 1922 İzmir’ine kadar adım adım, karış karış savunulan vatan toprakları ve dökülen şehit kanları ile tescil edilmiş ve bedeli ödenmiştir.

Alnı açık, bahtı açık, namus ve cesaret timsali Türk milliyetçileri için bu konu ilelebet kapanmıştır.”

“UYGUR TÜRKLERİ’NİN HÜZNÜ YÜREĞİMİZDEDİR”

“Bugünkü şartlarda bölücülerle, terör örgütleriyle, Türkiye düşmanı çevrelerle emel ve hedef birlikteliği içinde olanlar geçmişten mutlaka ders çıkarmalıdırlar.

İçine düştükleri yanlış hesaptan dönmelidirler.

Kaynağımız Ötüken, kökümüz Söğüt, ülkümüz Turan, gövdemiz Türkiye’dir.

Türk milleti bu coğrafyanın kınına sığmayan kılıcı, tarihin bağrına saplanan okun keskin ucudur.

Üç kıtada hatıralarımızın ayak izleri, kutlu eserlerimizin tüten dumanı hala görmesini bilenler için vardır ve ortadadır.

Özellikle hiç kimse bize Türklük konusunda söz söyleyemez.

Hiç kimse bize, mesela esir Türkler hakkında istikamet gösteremez, ikazen hatırlatma yapamaz.

Uygur Türkleri’nin hüznü yüreğimizdedir.

Türkmeneli’nin sevdası iliklerimizdedir.

Akmescit’in dramı vicdanımızda, Kıbrıs Türklüğünün davası iffetimizde mahfuzdur.

Lütfen dikkat buyurunuz, Türk milletiyle gönül bağı kopmuş kim varsa bize Uygur Türkleri konusunda laf ediyor, ileri geri konuşuyor.”

“ATACAĞIMIZ TAŞI DA BİLİRİZ, YİYECEĞİMİZ AŞI DA BİZ SEÇERİZ”

“Bölücüsünden kozmopolitine, işbirlikçisinden ilkesizine, haininden hayasızına kadar hepsi ağız birliği etmişçesine fikriyatımızın kilit taşları hakkında bilirkişilik taslıyor, gevşek gevşek atıp tutuyor.

Be hey gafiller, Türklük ne zamandır sizin ana meselesiniz oldu?

Bayram değil seyran değil, hangi ara Türklüğe bu kadar sempati beslediniz?

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Limasol kentinde, cami duvarlarına Türklere ölüm yazan faşist ırkçılarla sizin aranızda esasen ne fark vardır?

Merhum Ziya Gökalp bakınız böylelerine nasıl sesleniyordu:

Türk olsan, olmasan sen Türk düşmanısın!

Çünkü benim gayem Türk’ü yaşatmak,

Seninki öldürmek her yaşatanı.

Niyet sahiplerinin derdi başkadır.

Biz bunu biliyor, kötürüm maksatları isabetle tefrik ediyoruz.

Milliyetçi Hareket Partisi, Uygur Türkleri’nin kanayan yarasına yabancı başkentlerin prizmasından bakmaz, bakamaz.

Washington’un gözüyle Pekin’i şekillendiremez, Pekin’in gözüyle de Washington’u kavrayamaz.

Türkmeneli davasına Barzani küstahlığıyla yaklaşmaz, yaklaşamaz.

Kıbrıs Türklüğü’nün hak ve çıkarlarını Rum palikaryasının veya küresel baskı gruplarının dayatmalarıyla ele almaz, alamaz, almayacaktır.

İnançlarımız, ilkelerimiz ve ülkülerimiz ne diyorsa ona göre hareket ederiz, ona göre duruş sergileriz.

Herkes haddini bilsin, atacağımız taşı da biliriz, yiyeceğimiz aşı da biz seçeriz.”

“TÜRK’ÜN TÜRK’TEN BAŞKA DOSTU DA SEVENİ DE YOKTUR”

“CHP böyle demiş, İP şöyle demiş, HDP şunu söylemiş bizim için sadece gürültü kirliliğidir.

Türkmeneli’ne Kürdistan diyenler tarihin çöplüğüne atılmış çürükler, küresel emperyalizme maşalık yapan çarpık zihniyetlerdir.

Türkmeneli Türk’tür, Türk’ün ta kendisidir, ebedi öz yurdudur.

Türk’ün Şii’si, Sünni’si, yani mezhepsel ayrımı değil; bayraklaşmış tarihi kimliği, yüksek milli şuuru her şeyin önünde, her mevzunun üstündedir.

Bu uğurda samimi mücadele veren, Türkmen kardeşlerimizin haklı davasının sesi olan, ne var ki aldığı bir kararla görevinden istifa eden Sayın Erşat Salihi’ye teşekkür ediyor, kendisini her zaman muhabbetle kucaklayacağımızı, çalışmalarını hiç unutmayacağımızı ifade ediyorum.

Türk, Türk’tür, başka bir ayrım ve kategori tefrikadır, fitnedir.

Karabağ Savaşı’nda, Ermeni propagandasına nefes olan CHP’nin bir gün de çıkıp Türkmeneli’deki gözyaşlarından; Kerkük, Musul, Telafer, Tuzhurmatu’nun çiğnenmiş haklarından bahsettiğini duyanınız oldu mu?

28 Mart 1991’de yaşanan Altınköprü katliamına ses çıkardığını, 1821 Mora soykırımını nefretle kınadığını bir Allah’ın kulu işitti mi?

Peki, bu ayın ilk haftasında alay-ı valayla Irak’ı ziyaret eden Papa’nın Türkmenlerin haklarıyla ilgili tek bir kelam ettiğine şahit olundu mu?

Küresel sömürü ve köleleştirme ablukasına en ufak itiraz, eleştiri, tepki gösterebildi mi?

Defalarca söyledik, yine söylüyoruz; Türk’ün Türk’ten başka dostu da seveni de yoktur.

Dün böyleydi, bugün de aynıdır.”

“MAZİDE YAPTIKLARI HEM KEFİLİMİZ, HEM DE UMUDUMUZDUR”

“Batı’nın, Müslüman denildiğinde anladığı Türk’tür.

Bu nedenle Limasol’da cami duvarlarına nefret boyasıyla haç resmi çizilmiş ve Türklere ölüm yazılmıştır.

Bizim Türk milletine bağlılığımız bir siyasetin konusu değil, bir sevdanın, bir sadakatin, bir vefanın, bir varoluş bilincinin sonucudur.

Andımızı istismar edenler, Türklüğü kirli projelerine malzeme yapmak için kuyruğa girenler bu sevdadan ilelebet mahrum olan kimliksizlerdir.

İnancımız odur ki, muzaffer milletimizin başaramayacağı hiç bir şey yoktur.

Mazide yaptıkları hem kefilimiz, hem de umudumuzdur.

İstersek yine yaparız, yine başarırız, yine her müşkülatın üstesinden geliriz.

Bu yürek bizde var, bu irade bizde var, bu inanç bizde var, bu azim bizde var, bu kahraman ruh milletimizde sonuna kadar vardır.

Artık keşkelerle ve pişmanlıklarla oyalanacak vaktimiz kalmamıştır.

Yapmıştım, yapacaktım değil, yaparım ve yapacağım kararlılığıyla Türk milletinin tekrar cihan ruhuna sahip olması mümkündür ve hedefimiz de budur.”

“İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİN FESHİ YERİNDE BİR KARARDIR”

“İstanbul Sözleşmesi etrafında yürütülen tartışmalar esef verici boyutlara tırmanmıştır.

Öyle bir istismar kampanyası devrededir ki, kadına şiddet sanki cezasız ve yaptırımsız kalacak; taciz, tecavüz ve saldırıların önü açılacaktır.

Bu sakat, sorumsuz ve sinsi propagandanın sistematik şekilde körüklendiği açıktır.

Şu hususun da altını kalın bir şekilde çizmek isterim:

Milliyetçi Hareket Partisi kadına yönelik şiddeti önşartsız reddetmektedir.

Canilerin hak ettiği cezayı bulması insanlık onuruna saygının bir gereğidir.

Ancak sabahtan akşama kadar televizyon ekranlarından şiddeti teşvik eden program, haber ve dizileri de aynı oranda kınadığımızı söylemek boynumuzun borcudur.

Bilhassa televizyon dizilerinden kadınlara uygulanan şiddet sahnelerinin kesilmesi, aynı şekilde toplumsal duyarlılığın ve farkındalığın tahkimi bize göre çok acil bir ihtiyaçtır.

İstanbul Sözleşmesi beklentileri karşılayamamış, sadra şifa olamamıştır.

Dahası mezkur sözleşmenin toplumsal cinsiyet kimliğine ilişkin hükümleri aileyi, manevi değerleri, toplumsal düzen ve dengeyi tehdit etmiştir.

Sözleşmeyi imzalayıp taraf olmak kadar, çekilmek de imzacı bir ülke adına haktır, hukuki bir tasarruftur.

Bu itibarla, İstanbul Sözleşmesi’nin yayınlanmış bir Cumhurbaşkanlığı Kararıyla feshi doğru ve yerinde bir uygulamadır.”

“ZİLLET İTTİFAKI SÜREKLİ KRİZE OYNAMAKTADIR”

“Kadın haklarını yalnızca sözleşmeye bağlı görmek, bahse konu feshin arkasından feci sonuçların doğacağını iddia etmek cehalet olduğu kadar bilinçli bir saptırmadır.

İstanbul Sözleşmesi’nin bir maddesini bile okumayanların, bu kapsamda tahrik ve tahrip diline saplanması acıklı ve ahlaksız bir halin varlığına delildir, vahim bir işarettir.

CHP yönetimi, parti teşkilatlarını saran taciz vakalarını unutmuş gibi davranarak kasten suyu bulandırmaktadır.

Ve Danıştay’ın kapısına dayanmıştır.

İP aynı havadadır.

HDP deseniz aynı tavdadır.

Zillet ittifakı sürekli krize oynamaktadır.

Her tartışmadan nemalanma çabasındadır.

Fakat her seferinde de baltayı taşa vurmaktadır.

Harp Okulları Yönetmeliği’nde düzenlenen giriş kriterleri arasından, irticai görüşleri benimsememiş olma halinin Türk Ceza Kanunu’nda suç olarak düzenlenmediğinden çıkarılması bildik ezberleri tekrar alevlendirmiştir.”

“LAİK-ANTİ LAİK DİYE KAMPLARA AYIRDIĞINIZ YETMEDİ Mİ?”

“Bunun yerine de, terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, iltisakı ya da bunlarla irtibatı olmamak şartı getirilmiştir.

Asker ocağı Peygamber ocağıdır.

Düşmanın üzerine Allah Allah nidasıyla yürüyen kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizin töhmet altında bırakılması, irticai tehditlerin odağı haline geleceğinin yüzsüzce ifade edilmesi tepeden tırnağa kara propagandadır.

Bu konuda duyarlı olduğunu iddia eden herkese soruyorum:

15 Temmuz’da yaşanan ve bu hunhar işgal girişiminin tarafı olan terör örgütünün, TSK’ya nasıl yuvalandığına dair bir fikri ve kanaatleri var mıdır?

Madem irticai faaliyetlere karşı bu kadar hassastınız, o zaman FETÖ’nün 1980’li yılların başından itibaren askeri okullara nasıl sızdığını, örgüt üyelerinin nasıl kamufle olduklarını ne çabuk hafıza kayıtlarınızdan çıkardınız?

CHP’nin isnatları, bazı kiralık kalemlerin yorumları, bazı gazetelerin yayınları sanaldır, yavandır, gerçeklerle bağdaşmamaktadır.

Bu zillet cephesine soruyorum; Müslüman Türk milletinin inançlarından ne istiyorsunuz?

Türkiye’yi inanan-inanmayan, laik-anti laik diye kamplara ayırdığınız yetmedi mi?

Camilerin bombalanacağını şerefsizce gündeme taşıyan FETÖ’cülerin peşine takılmaktan, onların piyonu olmaktan utanmadınız mı?

Türkiye laik, sosyal, demokratik ve hukuk devletidir.”

“KANLI DENKLEME CHP DE BODOSLAMA GİRMİŞTİR”

“Ancak irtica tehlikesini kılıf yaparak estirilen İslam düşmanlığına tahammülümüz da söz konusu olamayacaktır.

Ne gariptir ki, milli ve manevi her meselede muhalif tavrını gösteren CHP; konu HDP oldu mu, sıra egemenlik haklarımıza ve terörle mücadeleye geldi mi kahredici bir üslup takınmaktadır.

Kılıçdaroğlu diyor ki, HDP’ye dokundurmam.

Kılıçdaroğlu diyor ki, HDP’nin yanlışı olursa söyleriz.

Bu durumda akla gelen ilk ihtimal, HDP’nin CHP’ye iltihak hazırlığı içinde olması, sonuçta PKK’nın siyasi ayağının CHP’de tecellisidir.

Kılıçdaroğlu, anlaşılan HDP’yle süren yasak ve kanun dışı ilişkiyi resmileştirme arzusundadır.

Yeni isim olarak da “Cumhuriyet Halk ve Halkın Partisi”ni tercih etmesi hiç kimseyi şaşırtmamalıdır.

Kılıçdaroğlu’nun kollarını açarak HDP’nin önünde zırh olması hiçbir gerçeği değiştirmeyecek, işleyen hukuki süreci durdurmaya kafi gelmeyecektir.

Biz PKK eşittir HDP diyorduk, meğer kanlı denkleme CHP de bodoslama girmiştir.”

“ZAFER CUMHUR İTTİFAKI’NIN OLACAK”

“Kılıçdaroğlu’nun HDP’nin yanlışı olursa söyleriz ifadesi tam bir hezeyan, tam bir aymazlık, tam bir sefillik örneğidir.

Sayın Kılıçdaroğlu, HDP’nin ihanet ve yanlışlarını herkes gördü de bir tek sen mi görmedin?

Yazık sana, yuh olsun senin zihniyetine.

Dokundurmam dediğin HDP, kuklası olduğu PKK’yla vatanımıza dokundu, evlatlarımıza dokundu, huzurumuza dokundu, milli birlik ve beraberliğimize dokundu. Haberin oldu mu? Bundan dolayı vicdanın sızladı mı?

Dokundurmam diyorsan, ihanete ortaksın demektir.

Dökülen kanlarda, alınan canlarda payın var demektir.

Ve sorulacak hesap da Allah şahittir, namusumuza emanettir.

Sonbaharda seçim olur diyenler, rüyalarında darı ambarı dişliyorlar.

Kılıçdaroğlu ve İP’e dolanmış yoldaşları, boşuna heveslenmesin, boş yere umutlanmasın, seçim zamanında yapılacak, bu millet ufkunu karartan zilleti önüne kattığı gibi kaçtığı yere kadar kovalayacaktır.

Süveyş Kanalı’nda bir tanker nasıl karaya oturmuşsa, zillet ittifakı da öyle sandığa çöküp kalacak, Allah’ın inayetiyle, milletimizin emsalsiz iradesiyle boyunun ölçüsünü alacaktır.

Bu çıkar ittifakı dünyanın kaç bucak olduğunu  2023 Haziranı’nda inşallah görecektir.

Zafer Cumhur İttifakı’nın olacak, Cumhuriyet’in yüzüncü yıldönümünde yeni bir tarih yazılacaktır. 

Bu duygu ve düşüncelerle konuşmama son verirken, hepinizi bir kez daha hürmet ve muhabbetle selamlıyor, Cenab-ı Allah’a emanet ediyorum.

Sağ olun, var olun diyorum.”

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL POLİTİKA YEREL YÖNETİMLER SPOR EKONOMİ MAGAZİN YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ STK SAĞLIK KÜLTÜR-SANAT TEKNOLOJİ EĞİTİM YAŞAM TURİZM OTOMOTİV GAYRİMENKUL NEDİR? MODA
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Hakkımızda
Copyright © 2025 İstanbul Gündemi