5 Haziran Dünya Çevre gününde ülkemizin kötü günlerden geçtiğini belirten Hüseyin Coşkun: “Özellikle Marmara Denizi’nin müsilajdan yani Deniz Salyası konusu büyük sıkıntı yaratmaktadır. Belki şuan Marmara’nın, İstanbul’un ve Türkiye’nin sorunu gibi gözükse de dünyanın her yerinde benzer sorunların farklı şekillerde kamuoyuyla paylaşıldığını basından izliyoruz. Çöp ve plastik yığınlarının Okyanus’ta bir ada oluşturacak boyutta kirlilik meydana geldiğini ifade etmek gerekiyor. Mesele çok kullanmak ve kullandığın malzemeyi dönüştürmek değil az ve tasarruflu kullanmayı öğrenmek ve öğretmektir. Kirleten cezasını öder mantığından bir an önce kurtulmamız lazım. Atık çıkarmamak üzere planlarımızı yalnızca ülke değil dünya olarak planlamak gerekiyor.'
‘YEŞİLİMİZ VAR, ORMANIMIZ VAR AMA BUGÜN VAR’
Hızlı bir betonlaşmanın dünyada hakim olduğunu, kentleşmenin hızlı bir şekilde ilerlediğini, köy ve kasaba kültüründe yaşayan insanların şehirlere ve kentlere göç etmesinin de sorunları katlayarak büyüteceğini savunan Coşkun, ‘Tasarrufu hayatımızın her alanında uygulamalı ve neye ihtiyacımız varsa hesaplı kullanmak gerekir. Ciddi bir çevre kirliliği ile karşı karşıyayız. Bilim adamlarımız bu konuda güzel dileklerini belirtse de 2 seneye kadar temizleneceği söylenen Deniz salyasının, 4-5 sene sonra bu olayla birlikte hangi şekilde karşımıza geleceğini bilemiyoruz. Nehirlerimiz, derelerimiz kirleniyor, dolayısıyla ülkenin tek başına bir çevre politikasının yerine dünyanın ortak hareketle yapılan bir çevre politikasını benimsemesi gerekmektedir. Şimdi baktığımızda yeşilimiz var, ormanımız, denizimiz, derelerimiz var ama bugün var. Yarın ne olacağını kim bilebilir” diyerek konuşmasını noktaladı.
Göksenin AKTAŞ - İstanbul Gündemi