Dünya Sağlık Örgütü, günlük tuz tüketimini 5 gramla (1 çay kaşığı) sınırlarken, ülkemizde bu miktar 18 grama ulaşıyor. Acıbadem Altunizade Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Özlem Bodur Yalçın, kararında tüketilen tuzun sinir sisteminin sağlıklı işlemesinden kan basıncının düzenlenmesine dek birçok faydası olduğunu, buna karşın günlük miktarın aşılması halinde kalp damar hastalıklarından böbrek hastalıklarına dek birçok ciddi soruna yol açabildiğini vurguluyor. Yemeklere tuz eklemeden de, yediğimiz besinlerden günde 5 gram tuz temin edebildiğimizi, yüksek oranda tuz içermesinden dolayı işlenmiş besinlerden kesinlikle uzak durmak gerektiğini belirten Dr. Özlem Bodur Yalçın, fazla tuzun yol açtığı 5 hastalığı, tiroidi fazla çalışanların neden iyotsuz tuz tüketmesi gerektiğini anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
HİPERTANSİYON
Fazla miktarda alınan sodyum yüksek kan basıncına neden oluyor ki inmelerin yüzde 62’sinden, kalp hastalıklarının da yüzde 49’undan yüksek kan basıncı sorumlu. Yapılan çalışmalar; yüksek oranda sodyum tüketen çocukların da hipertansiyona daha yatkın hale geldiğini ortaya koyuyor. Diyetle alınan tuzun 10 gramdan 5 grama düşürülmesi ile inme riski, kalp damar hastalıkları riski azalabiliyor.
BÖBREK HASTALIKLARI
Tuz tüketiminin azaltılması, böbrek hastalığı tedavisinin en önemli basamağını oluşturuyor. Çünkü fazla tuz tüketildiğinde böbrek içindeki kılcal damarlarda kan basıncı yükselip harabiyet başlıyor ve bu harabiyete bağlı olarak idrardan protein kaçağı meydana geliyor. Protein kaçağının başlaması böbrek hasarının geliştiğini gösteriyor. Fazla tuz tüketimi aynı zamanda böbrek taşı oluşumunda önemli bir rol oynuyor.
ÖDEM
Sabahları uyandığınızda ellerinizde ve yüzünüzde şişlikler olması, ayakkabılarınızın ayağınızı sıkması ve çorabınızın ayağınızda iz bırakması ödeminiz olduğunu gösteriyor. Hücreler arası sıvının artması anlamına gelen ödemin en önemli nedenlerinden biri gereğinden fazla tuz tüketmek. Tuz tüketimini kısıtlayarak ve uzun süre hareketsiz kalmamaya dikkat ederek ödeminizin atılmasını sağlayabilirsiniz.
OSTEOPOROZ
Osteoporoz kemik kütlesinde azalma ve kemik yapısının zayıflaması sonucunda, kemik kırılganlığında artış ile kendini gösteren bir iskelet hastalığı. Gereğinden fazla tuz tüketmek, kemiklerden kalsiyum serbestleşmesine, böbreklerden kalsiyum kaybına ve dolayısıyla osteoporoza yol açıyor. Osteoporozdan korunmak için kalsiyumdan zengin bir diyet, yeterli vitamin tüketimi, düzenli egzersiz yapılması ve gereğinden fazla tuz kullanılmaması gerekiyor.
İNSÜLİN DİRENCİ
“Fazla tuz tüketimi şekeri de etkiler mi!” demeyin. Fazla tuz tüketimiyle insülin direnci arasında birçok ilişki bulunuyor. İlk olarak fazla tuz tüketimi, hücrelerdeki insülin sinyal yollarını bozarak insüline karşı artmış dirence yol açıyor. Aynı zamanda fazla tuz tüketimi, yağ deposundan adiponektin isimli maddenin salgılanmasına; adiponektin ise karaciğer yağlanmasını tetikleyerek fazla insülin salgılanmasına neden oluyor. Sağlıklı bir hayat için tuzun şekerle olan bu garip ama gerçek ilişkisini aklınızda tutmanızda fayda var.
TUZ SEÇİMİNDE DİKKAT!
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Özlem Bodur Yalçın “Son günlerde kaya tuzu ve himalaya tuzu gibi iyotsuz tuz kullanımının özendirilmesi ülkemiz açısından önemli sağlık problemlerine yol açabilir. Ülkemiz halen iyot eksikliği olan bölgeler arasındadır ve bu nedenle 1998 yılından bu yana sofra tuzlarının iyotlanması zorunlu hale getirilmiştir. İyot sinir sistemi gelişimi için çok kritik bir maddedir ve özellikle hamile kadınların sağlıklı bebek gelişimi için iyotlu tuz kullanması hayati önem taşımaktadır. Ayrıca iyotsuz tuz kullanımının tiroit kanserine yol açtığına dair uyarılar da bulunmaktadır. Bu nedenle tiroit bezi fazla çalışan hastalar dışında iyotsuz tuz tüketimi önerilmemektedir.” şeklinde konuştu.
Dr. Özlem Bodur Yalçın, tiroit bezi fazla çalışan hastaların neden iyotsuz tuz kullanması gerektiğini de şöyle açıklıyor: “İyot, tiroit hormonu üretiminde anahtar rol oynar. Düşük iyotlu beslenme ile tiroit hormon sentezi azaltılabilir.”