Çocuğu suçlayıcı yaklaşımdan uzak durulması gerektiğini vurgulayan uzmanlar, “Amacın çocuğu yakalamak değil ona destek olmak olduğunu unutmamak gerekir.” uyarısında bulundu. Ailelerin soğukkanlı olması gerektiğini vurgulayan uzmanlar, bir uzman desteği alınmasını ve çocuğun ilgi duyduğu alanlarda desteklenmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 1987 yılında, uyuşturucu kullanılmayan sağlıklı bir toplum hedefine ulaşmak, uyuşturucu ile mücadele konusunda uluslararası alanda eylem ve iş birliğini güçlendirmek amacıyla 26 Haziran tarihini 'Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü' olarak kabul etti. Bu özel günde sağlıklı yaşam davranışlarının önemi vurgulanarak uyuşturucu kullanımının zararlarına dikkat çekiliyor.
DEĞİŞEN RUTİNLERE DİKKAT EDİLMELİ
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’den Uzman Klinik Psikolog Aslı Başabak Bhais, Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada bağımlılık yapan madde kullanan çocuklara yaklaşımın nasıl olması gerektiğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Ailelerin sıklıkla sorduğu sorulardan ilkinin madde kullanımının belirtileri olduğunu ifade eden Aslı Başabak Bhais, net bir belirti olmamasına rağmen genel olarak kullanım durumunda kişinin rutinlerinin değiştiğini söyledi.
BU DEĞİŞİKLİKLER İYİ GÖZLENMELİ
Çocuktaki davranış değişikliklerinin iyi gözlenmesi gerektiğini belirten Aslı Başabak Bhais, “Çocuğunuz her zamankine göre sizinle daha az zaman geçirmeye başladıysa veya evde zamanının çoğunu odasında yalnız geçiriyorsa, her zamankine göre daha sık ev dışında zaman geçirmeye başladıysa, eve geç geliyor ve nerede olduğunu size haber vermiyorsa, duş alma, temiz kıyafetler giyinme gibi kişisel hijyenine verdiği önem azalmışsa, sorumluluklarını aksatmaya başladıysa, var olan arkadaş grubunu değiştirmişse ve tanımadığımız kişilerin isimlerini kendisinden daha fazla duymaya başlamışsanız, her zaman gittiği yerlerden farklı yerlere gidiyor veya farklı ortamlarda zaman geçirmeye başlamışsa, her zamankine göre daha fazla para harcıyor ve size harcamalarının sebebini net açıklayamıyorsa, alkol ya da maddeyle ilgili olumlu düşüncelere sahip olmaya başladıysa, her zamankinden daha gerginse ve kolay sinirleniyorsa, açıklanamayan sık duygu değişimleri yaşıyorsa yani kimi zaman neşeli, sakinken kimi zaman öfkeli, saldırgan davranışlarda bulunuyorsa ya da belirtilerden birkaçının olması durumunda çocuğunuzun kullanımından şüphelenebilirsiniz.” diye konuştu.
ONU SUÇLAMAK TEHLİKELİ SONUÇLAR DOĞURABİLİR
Şüphelenmek için gerekli olan bu belirtilerin ergenlik dönemi gibi başka durumların da belirtisi olabileceğini unutmamak gerektiğine dikkat çeken Aslı Başabak Bhais, “Bu sebeple somut kanıtlarınız olmadan çocuğunuzun madde kullandığına dair suçlamak aranızdaki ilişkinin bozulmasına sebep olacağı gibi tehlikeli sonuçlar da doğurabilir. Amacımızın onu yakalamak değil ona destek olmak olduğunu unutmamak gerekir.” uyarısında bulundu.
KULLANDIĞI ANLAŞILDIĞINDA NE YAPILMALI?
Çocuğun madde kullanmaya başladığının anlaşılmasının pek çok aile için travmatik bir bilgi olabileceğini dile getiren Aslı Başabak Bhais, bu süreci başarılı bir şekilde atlatmak için birtakım basamaklar olduğunu kaydetti. Öncelikle ilk adımın, ailelerin yaşadıkları duyguyla baş etmeleri olduğunun altını çizen Bhais, “Aileler çocuklarının kullanımlarını öğrendiklerinde, ‘bunu bize nasıl yapar’, ‘biz nerede hata yaptık’, ‘mutlaka bir yanlışlık olmalı, o bunu yapacak biri değil’, ‘ya biri duyarsa herkese rezil oluruz’ diye düşünebilirler. Bu düşünceler ailelerin öfke, suçluluk, kaygı, utanç gibi yoğun ve zor duygular yaşamasına sebep olabilir. Bu duygular son derece doğaldır ve duyguların yaşanması kontrol edilemez. Ancak bağımlılık sürecinde ailelerin yaşadıkları bu yoğun duyguların yakınlarına karşı davranışlarını etkilemesi, tedavide çoğu zaman bozucu etki yaratmaktadır. Bu sebeple ailelerin öncelikle bu duygularını davranışlarına yansıtmadan, soğukkanlı davranmaları gerekir. Ardından önerim, çocuğunuzla konuşmadan önce durum hakkında detaylı bilgi toplayın. Yani çocuğunuz hangi maddeyi, nasıl kullanıyor, bu maddenin etkisi nedir, ne kadar zamandır, kimlerle ve nerede kullanıyor, siz bu bilgiyi nasıl edindiniz gibi soruların cevaplarını hazırlamaları önemlidir.” diye konuştu.
ANNE VE BABANIN ORTAK DİLİ ÖNEMLİ
Çocuğun uyuşturucu kullanımından haberdar olunmasının ardından anne ve babanın birlikte hareket etmesinin ve ortak bir dil kullanmasının önemli olduğunun altını çizen Aslı Başabak Bhais, kendilerini hazır hissettiklerinde çocuğa neden madde kullanmaya ihtiyaç duyduğunu sorabileceklerini ve anlamaya çalışabileceklerini söyledi.
MADDE KULLANIMININ ALTINDAKİ SORUN SAPTANMALIDIR
Çocukla yapılacak konuşmada dikkat edilmesi gereken noktalara da dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Aslı Başabak Bhais, “Onu yargılamak, eleştirmek, korkutmak, ona suçluluk duygusu yaşatmak çözüme ulaştırmayacağı için bunlardan uzak durmalarında fayda vardır. Ancak onu anlamak bu davranışı kabullenmek demek de değildir. Kullanımı onaylamadığınız açık ve net bir şekilde ifade edilmeli. İsterse bu konuda ona destek verebileceğinizi belirtebilirsiniz. Özellikle bir ergenin madde kullanımı, mutlaka destek gerektiren bir durumdur. Genellikle madde kullanımının altında yatan sorunların saptanması ve giderilmesi için profesyonel bir destek alınmalıdır. Ailelerin madde kullanımı olan çocuklarına yaklaşımı, önemli bir noktadaki destek sistemidir.” diye konuştu.
FARKLI ALANLARDA GELİŞİMİNE DESTEK OLUNMALI
Uzman Klinik Psikolog Aslı Başabaş Bhais, “Çocuğunuzun tekrar kullanıma ihtiyaç duymaması için onun farklı alanlarda da kendini geliştirmesine yardımcı olun. Spor, sanat, hobiler, aile bağları, arkadaşlık ilişkileri, okul gibi alanlarla bağlarını güçlendirmesini destekleyin. Maddeyi odak noktanızdan çıkarın ve çocuğunuzu yeni keyif alanlarına yönlendirin.” tavsiyesinde bulundu.
UZMAN DESTEĞİ MUTLAKA ALINMALI
Bağımlılığın irade işi ya da kişilik özelliği değil de bir beyin hastalığı olması sebebiyle ne yazık ki kişinin kendi iradesiyle bırakma girişiminin çoğu zaman başarısızlıkla sonuçlandığını söyleyen Psikolog Aslı Başabak Bhais, araştırma sonuçlarının da bu bilgiyi doğruladığını söyledi. Bhais, “Bazen kişi kendi kendine bırakmanın daha değerli olduğunu düşünür ve destek almaktan kaçınarak kendisini zorlu bir sürecin içine sokar. Çoğu zaman da tek başına yaptığı bu bırakma girişiminde gereksiz yere fazla efor sarf ederek yorulur ve vazgeçer. Bu sebeple kişinin, bırakmaya dair çok küçük düşüncesi bile olsa bir uzmanla görüşmesi atacağı adımları daha iyi planlamasına ve daha az efor sarf etmesine yardımcı olacaktır. Bunun yanında eğer kişi kendi kendine denemesine rağmen kullanımını kontrol etmekte zorlanıyorsa, kullandığı alkol ya da maddeyi azaltmakta ya da bırakmakta başarısız oluyorsa ve kullanım sağlığına, aile/okul/iş/sosyal hayatına zarar vermeye başlamışsa profesyonel bir destek almanın zamanı gelmiş demektir.” diye konuştu.
BAĞIMLILIK TEDAVİSİ İKİ AŞAMALIDIR: BIRAKMAK VE SÜRDÜRMEK
Genel olarak bağımlılık tedavisinin iki aşamadan oluştuğunu, bunların bırakmak ve sürdürmek olduğunu kaydeden Aslı Başabak Bhais, şunları söyledi:
“Bırakma aşaması için iki tür tedaviden bahsedebiliriz. Bunlardan biri ayaktan tedavi diğeri de yatarak tedavidir. Ayaktan tedavi, bir doktor ve/veya psikolog ile poliklinikte düzenli görüşmelerle yapılan tedavidir. Kişi bu görüşmelerde azaltma ya da bırakma üzerine çabalar. Eğer kişi denemelerine rağmen kişi kullanımı bırakmakta ya da azaltmakta başarısız oluyorsa, kullanımı kendine ya da çevresine zarar veriyorsa, sağlığı, aile, iş, okul, sosyal hayatı kullanımdan dolayı olumsuz etkileniyorsa doktorunun da önerisiyle yatarak tedavi düşünülebilir. Bu tür tedaviyle bir yandan kişinin detoks yöntemiyle kullandığı maddenin vücuttan atılması ve kullanmamaya bağlı yoksunluk belirtilerini daha az yaşaması sağlanırken bir yandan da maddeden uzak kalarak doktor ve psikolog eşliğinde bırakma üzerine daha başarılı planlar yapması üzerine çalışılır. Çoğu zaman maddeden uzak kaldıkça bırakma kararı vermek daha kolay olur. İkinci adım olan sürdürüm aşamasında ise bıraktıktan sonra kişiyi tekrar kullanıma götürebilecek risk faktörlerinin saptanması ve uygun yöntemlerin belirlenmesi, kullanımın altındaki ihtiyacın farklı yollarla karşılanması üzerine çalışılır.”
Haber Merkezi / İstanbul Gündemi