Batının Tekelci hegemonyasına en önemli katkıları Siyonist Yahudi Burjuvazisi ve memurları katkıda bulunmuştur. Siyonist Yahudilerin temel itikadı olanı “biz tanrının seçkin topluğuyuz” ifadesi, diğer tüm Batı devletlerinin sömürge politikalarına meşruiyet kazandırması için kullanılmıştır.
Âlemin en bereketli, en zengin ve milyonlara insanın yaşadığı Asya, Afrika ve Amerika kıtaları için geldiğimiz bu vahşi coğrafyalara tanrımızın iradesiyle geldik. Buraları insansız topraklar ve biz topraksız insanlarız. Bu topraklara, Batı medeniyetini inşa edeceğiz.
Bu topraklarda yaşayanlar henüz medeni olamamış barbar ve hayvanlardır. Buraları üslerimiz haline getireceğiz. Bu üslerimizden tüm Dünyaya demokrasiyi, medeniyeti, hukuku götüreceğiz. Kabul edenler bizi ve tanrıyı hoşnut etmiş olurlar. Kabul etmeyenler, itiraz ve isyan edenler hem kılıçlarımızın darbelerini hem de tanrının gazabını üzerlerinde görürler.
Museviler 3500, Yahudiler en az 2300 senedir Arabistan yarım adasının yerlileridir. Yemen’de ve parçası olduğu Arabistan yarım adasının diğer bölgelerinde yaşamış olan tarım ve şehircilikte yerleşik, yarı göçebe ve göçebe hayatı süren birçok kavim vardı.
Diğer tüm ümmetler ve milletler gibi Yahudiler de göçebe (bu sebeple Abara geçti, karşıya taşındı kökeninden gelen İbrani veya İbraniler olarak bilindiler), yarı göçebe ardından yerleşik hayata geçen Arabi ve Arapça konuşan bir kavimdir.
Yaşadıkları Afrika, Arap, Türk ve Kürt coğrafyalarından İsrail’e göç ettikten sonra İsrail’de Batı Siyonist Yahudi burjuvazisi ve zihniyetinin ırkçılığına, kibrine, hukuksuzluğuna çok maruz kaldılar ve halen kalmaktadırlar.
Efendi Yahudi’nin hizmetinde onun tamahlarına memur olarak telakki edilmektedirler. Bununa ilgili onlarca Afrikalı ve Arap Yahudi aydının röportajlarını dinleyebilirsiniz. “Avrupa’ya yabancıları almayın” diyen Siyonist Yahudi tekelci burjuvazisinin sözcüsü Kissinger ile “bizlerin ve bölge halklarının yaşadığı tüm illetlerin, zulmün, savaşların sebebi bunlardır diyen Yahudiler var.
Sonuç olarak Museviler ile Yahudiler olgusu dışarıdan aynı gözükse de temelde farklıdır. Siyonist Yahudi ile Musevi’nin yaşama bakışı şüphesiz farklıdır. Bu yıkım ve talanın aslında öznesi Siyonist Yahudi’nin kendisidir. Museviler bu nokta da daha çok ses çıkarması gerekir.
Bu sebeple mesele bir Müslüman-Mesih’i-Musevi kavgası ve savaşı değildir. Mesele Museviliği suiistimal eden Siyonist Yahudi tekelci burjuvazi, Mesih’i suiistimal eden Protestan ve Katolik tekelci burjuvazi ile İslam’ı suiistimal eden genelde diğer iki tekelci burjuvaziye hizmet eden Vahhabi ve türevleridir.
İnsanlık bunlardan kurtulmak zorundadır.
Kaynaklar:
İlhan Arsel /
Mehmet Yuva/