İbrahim Özkan ile İstanbul’un gündemine dair konuların görüşüldüğü röportajda COVİD-19 salgınının İstanbul’daki yansımaları, Kanal İstanbul Projesi ve İstanbul Sözleşmesinin de yer aldığı çeşitli konular irdelendi.
COVİD-19 önlemleri hakkında görüşlerini açıklayan İbrahim Özkan, HES koduna da değinerek şunları söyledi:
‘FİLYASYON EKİPLERİNİN YETİŞEMEDİĞİNİ GÖRÜYORUZ’
“Türkiye‘nin yüzde yirmi nüfusunu barındıran yaklaşık 16 milyon insanla beraber bir metropolde yaşıyoruz. Bu nedenle HES kodu bir nebze sizi koruyabilir. Artık İstanbul‘da o kadar yoğunlaştı ki COVİD-19 salgını, 2-3 gün sonra bile insanlar müracaatta bulunduğu halde filyasyon ekiplerinin yetişemediğini görüyoruz. Biz buradan telefon açarak Sağlık İlçe Müdürlükleri üzerinden insanların evine ekipler yollayabiliyoruz. Onlar da haklı tabii ki çok yoğunlar, çok fazla talep var. Bunun dışında hastanelerimizin de çok ciddi sıkıntıları var. Toplu taşıma araçlarında bu virüsün çok hızlı bir şekilde yayıldığını düşünebilirsiniz ama baktığınızda saat 19:00‘da kapanma yaptılar. Siz 19:00‘da nereye kapatıyorsunuz? Bizim önerimiz şu; İYİ Parti olarak Ramazan Ayı’nda 3 hafta Türkiye‘yi kapatın ve ihtiyacı olanları Finansal olarak destekleyin. Vatandaş sıkıntılı zamanında devleti yanında görmek istiyor. Ancak bir kere bile göremedi. Bu aşamada hükümetin almış olduğu tedbirlerde hep ekonomik kaygılar olduğunu görüyoruz. Bu nedenle hükümet salgını iyi yönetemedi”
Son günlerde ülke gündemini oldukça meşgul eden Kanal İstanbul Projesi tartışmaları yaşanıyor. Siz bu konuyu nasıl değerlendirirsiniz?
“KATAR-İSTANBUL HATTI BİR PROJE OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ”
İbrahim Özkan, Kanal İstanbul Projesi’nde yeni İBB başkanı Ekrem İmamoğlu’nun projeye çok hassas yaklaştığını ve konuya dair çalıştaylar yapıldığının altını çizerek, ‘projenin İstanbul’a neler katacağına dair’ yapılan çalışmalarda aldıkları sonuçları da şöyle açıkladı:
“Çalıştay sonucunda gördük ki bu kanalın çevresel bir felakete yol açacağı ve ülkeye hiçbir katkısının olmadığı sonucuna varıldı. Ayrıca maliyetinin ve getirisinin ne olacağı belli olmayan, tamamen Katar-İstanbul hattı bir proje olduğunu düşünüyoruz. Son dönemde ortaya çıkan bu tartışmaların, o bölgede arazi satın almış insanların rantına yönelik olduğunu düşünüyorum. Belki de birilerine sözler verildiği için konuyu gündemde tutmak istiyorlar. İl başkanlığımızla İstanbul Çevre İl Müdürlüğü’nün Ataşehir‘deki İl Müdürlüğüne giderek planlara itirazımızı dilekçelerle belirttik. Askıdaki planlara itiraz ettik dolayısı ile ben bu Kanal İstanbul Projesini mevcut hükümetin gerçekleştirebilecek kadar ömrü olmadığını düşünenlerdenim. O nedenle bu proje lafta kalır”
Cumhurbaşkanı kararı ile Türkiye, İstanbul Sözleşmesi’nden çekildi. Kadının toplumdaki yerini baz alan bu anlaşmadan çekilmek konusundaki görüşleriniz neler?
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN ÇEKİLMEK TÜRKİYE İÇİN UTANÇ VESİKASIDIR”
“Bu konu gündeme geldiğinde gerçekten üzülüyorum” diyen İYİ Parti İBB Grup Başkan Vekili İbrahim Özkan, İstanbul Sözleşmesi’nin TBMM’nin ortak mutabakatla kabul edilmiş bir sözleşme olduğunu belirterek şöyle devam etti: “İstanbul Sözleşmesi’ni zaten uygulamıyorlardı. Ancak sözleşmeden çekilmek bizi uluslararası arenada çok mahçup ve gülünç bir duruma düşürdü. Burada LGBT meselesi üzerine bir bahane üreterek bu sözleşmeden çıktılar. Biz genel başkanı kadın olan bir siyasi partiyiz. Dolayısıyla kadınlara bizim bakışımız şöyledir; Türk milleti kadını eş olarak görür. eşdeğer anlamına gelir. Yani kadın ve erkeği eşit görür. Buna örnek verecek olursak; Hatun, Hanım gibi Türkçe kelimeleri verebiliriz. Türklerde kadın çok özeldir. Fakat bugün bakıyoruz ki Siyasal İslamcıların tarikatların etkisine girerek bu Eş‘ari ve Vahabi kafasıyla LGBT üzerinden İstanbul Sözleşmesi’nden çıktılar. Tamamen Arap-Emevi gelenekleridir. Araplar kadını avrat olarak görürler. Avrat kelimesi de Arapça da ‘avretten’ gelir. Yani kadına bakışları bu! Kadın hakları ile ilgili çok özel maddeler içeren İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek Türkiye için utanç vesikasıdır. Bizim iktidarımızda inşallah tekrar İstanbul sözleşmesine dönüşün yollarını arayacağız. Danıştay’a itirazlarda bulunduk. Sözleşmeden çekilme ile alakalı umarım oradan da lehimize bir karar çıkabilir sürecin sonuna kadar takipçisiyiz”
Yeni İBB’nin size göre en özgün projesi hangisi?
“BENİM FAVORİM ASKIDA FATURA PROJESİ”
Yeni İBB’nin gelir gelmez virüsle mücadele etmek durumunda kaldığını söyleyen Özkan, yine de virüse rağmen birçok projenin hayata geçtiğini söyledi.
Zor bir sürecin üstesinden insan odaklı projelerle gelindiğine dikkat çeken İbrahim Özkan, İBB sosyal yardım projeleri hakkında da şu açıklamalarda bulundu:
“Yeni İBB göreve gelir gelmez maalesef virüs kriziyle karşılaşmış olmamıza rağmen çok güzel projelerimiz de oldu. Bu projeler içerisinde benim favorim ise ‘askıda fatura’ projesidir. Bzim inancımızda, sağ elin verdiğini sol el görmez. İşte İBB’nin ‘Askıda Fatura’ projesi bunun fıtratına uygundur. Bunlar sosyal projeler olduğu için daha birçok projeler de gerçekleşti, mesela; çocuğu olan annelere ücretsiz süt, 4 yaşına kadar çocuğu olan kadınların ücretsiz ulaşımı. Onun haricinde çiftçiye fide dağıtımı yapıldı. Yine daha önce AK Parti iktidarı döneminde Büyükşehir Belediyesi’nin bir türlü yapamadığı Metro projelerinde 9 tanesinin startı verildi.. Bugün dünyada İstanbul kadar Metro Şantiyesi olup hepsinde çalışma olan başka bir ülke yok! Geçtiğimiz gün Ataköy-İkitelli arasındaki 2 duraklı bir hattın test sürüşleri yapıldı. Mayıs sonuyla beraber insanlar orada İstanbul Kartı ile yolculuk yapabilecekler”
İYİ Parti Millet İttifakı’nda önemli bir yere sahip ve ittifak başarılı bir şekilde sürüyor. Mutlaka görüş ayrılıkları yaşanıyordur. Sizce bunun sırrı ne?
‘”MİLLET İTTİFAKININ ORTAK DERDİ MEMLEKET”
Cumhur İttifakının derdinin Kanal İstanbul, Millet İttifakı’nın ortak derdinin ise memleket olduğunu vurgulayan İbrahim Özkan, Millet İttifakının istikrarlı yürüyüşüne dair de şunları söyledi:
“Millet İttifakı; Cumhuriyet Halk Partisi, Saadet Partisi, Demokrat Parti ve İYİ Parti’den oluşan bir seçim ittifakıdır. Bu partilerin her birinin kendi dünya görüşleri var. İYİ Parti, ‘Demokrat, Kalkınmacı, Milliyetçi ve merkeze daha çok konumlanmış’ bir partidir. CHP farklı bir çizgide, Saadet Partisi daha muhafazakar bir yapıda. Demokrat Parti ise daha farklı bir yapıda. İşte hepsi aynı çizgide olamaz ama hepsinin ortak derdi memleket! Hepsi vatansever partiler. Dolayısıyla bizim ortak değerimiz de aslında, ülkenin tekrar Cumhuriyet değerlerine dönmesi ve parlamenter demokrasiye tekrar geçişe bir şemsiye tuttuk ve onun altında toplandık”
TUĞÇE HUY - İSTANBUL GÜNDEMİ