İspanyol atlet Ivan Fernandez tam arkasındaydı ve neler olduğunu fark etti, koşmaya devam etmesi için Kenyalı Abel’e bağırmaya başladı; ama Mutai’nin İspanyolca‘nın anlamadığını bilmiyordu. Sonra İspanyol atlet onu zafere itti. Bir gazeteci Ivan‘a 'Bunu neden yaptın?' diye sordu. Ivan, 'Hayalim bir gün bir tür toplum yaşamına sahip olabileceğimizdir' dedi. Gazeteci 'Peki neden Kenya‘lının kazanmasına izin verdiniz?' Ivan, 'Kazanmasına izin vermedim, kazanacaktı' diye yanıtladı. Gazeteci yine ısrar etti, 'Ama kazanabilirdin!' Ivan ona baktı ve cevap verdi, 'Ama zaferimin değeri ne olacaktı? O madalyanın onuru ne olurdu? Annem bunun hakkında ne düşünürdü?'
Yeni Zelandalı bir atlet olan Nikki Hamblin, ABD‘li koşucu Abbey D’Agostino yere düştüğünde ve bacağını ciddi şekilde yaraladığında kendi Olimpiyat yarışını feda etti. Nikki rakibine destek verdi ve yarışı birlikte tamamladılar ve elbette gerçek 'Olimpiyat ruhunu' gösterdiler.
1996 senesinde İngiltere‘de düzenlenen ve Türkiye’nin ilk kez katıldığı Avrupa Şampiyonası kapsamında gerçekleşen Türkiye-Hırvatistan maçının son dakikaları… Takımımızın genç futbolcusu Alpay Özalan gole giden Goran Vlaovic‘i düşürebilecekken düşürmemiş, Hırvat futbolcunun vuruşu ağlarla buluşunca Türkiye maçı 1-0 kaybetmişti. Alpay Özalan bu davranışıyla Avrupa‘da ve Dünya‘da Fair-Play ödülü almıştı.
Sporda kazanmak, başarılı olmak, kupalar almak, madalyalar takmak verilen emeğin ve azmin bir karşılığı olan güzel neticeler dir. Ve değerlidir. Bunlardan daha değerli olan ise müsabakalar içerisinde gösterilen fair play kuralları centilmenlik ya da Türkçe söyleyecek olursak hoşgörüdür. Bir insan aile hayatından başlayarak, yetiştiği toplumun yaşam kültüründen ve değerlerinden izler taşır. Bu da sporda müsabakalar esnasında kendine gösterir.
Daha önce bir yazım da 'İyi İnsan İyi Sporcu' başlığı kullanmıştım. Bizler toplum olarak önce iyi bir insan olmayı çocuklarımıza öğretirsek ne iş yaparlarsa yapsınlar, hangi meslekte olursa olsunlar her şeyi hakkı ile yerine getireceklerdir. Her sektörde ve ortamda olduğu gibi sporda da değişmeyen kuraldır.
Ancak geldiğimiz noktada ise bu değerler azalmaya başladı. Ekonomi ve teknoloji açısından büyüyen ancak insanlık olarak gerileyen bir dünyadan bahsedecek olursak sporda da bu değerler ve örnekler giderek azalmaktadır. Faull ile yere düşen rakibini eskiden elinden tutarak kaldırır gönlünü alırdık, şimdi ise faul yapan oyuncu arkasına bile bakmadan görev yerine dönüyor. Maçın son dakikalarında kalecilerin topu oyuna geç sokması veya faul sonrası oyuncunun hiçbir şey yokken zaman geçirme adına yerden kalkmaması maalesef profesyonellik olarak değerlendiriliyor. Sanayi, finans, ve diğer parasal sektörler gibi sporda daha fazla kazanma hırsı ile vahşileşen bir sektör haline gelmiştir. Sporun gerçek ruhu ölmüştür. Ve üzerine atacak toprak bile kalmamıştır. Bahis oyunları, teşvik primi adı altında yapılan şikeler, büyük organizasyonları ülkesine getirmek için başında bulunan yöneticilere verilen rüşvetler bunun en bariz göstergesidir. Pek ümidim olmasa da umarım her şey düzelir.
Sağlıcakla ve sporla kalın.
[email protected]