Korkular? Korkular esir alır bizi çoğu zaman. O esaret öyledir ki, hayattan ne tat alırız ne de adam gibi yaşayabiliriz birçok şeyi. Yüksekten korkarız, lunapark eğlencesini hayatımıza sokamayız; teleferiğe binemeyiz mesela. Köpekbalığından korkarız, yüzmeyi bile öğrenemeyiz hayat boyu. Köpekten korkarız, sevemeyiz hiçbir köpeğin başını ömür billah. Kalabalıklardan korkarız, sosyalleşemeyiz. Amatör bir etkinlikte sahneye çıkamayız. Alkışlanmanın ne demek olduğunu bilemeyiz hiçbir zaman, sahnede başaramazsak yapmamız gerekeni, yuhalarlar bizi diye. İnsanlarla konuşamayız. Konuşursak ne kadar bilgisiz olduğumuz anlaşılır diye vs?vs?
Hal bu ki; korktuğun ne varsa üzerine gitmezsen, o senin peşini bir ömür boyu bırakmaz. Mahallede sürekli sana dadanıp haraç isteyen serseriler gibi. Korkup, sinip haraç verirsen her gün ister. Ama bir gün karşı çıkarsan bir daha gelemez yanına. Cesaret edemez. Korktuğun şey, senden korkmaya başlar. Korkarsan hayatı sadece seyredersin. Aslında mesele korkmak da değil. Korkunun seni ele geçirmesine izin verip vermemek. Bütün mesele bu. Yani korkmaktan korkmamak lazım. Hedeflerine ulaşacağına olan inancın korkundan büyük olmalı. Yoksa o korkunun altında ezilirsin. Yam yassı olursun. Hülasa mesele korkmaktan korkmamakta! Mustafa Kemal Atatürk korktu mu? Bilmiyorum. Ama şunu çok iyi biliyorum ki, vatan millet sevgisi, korkuları ne ise onlardan çok daha büyüktü. O yüzden cesaret gösterdi, kelle koltukta çalıştı, her şeyini ortaya koydu ve başardı. Böyle daha nice örnek var. Nice cesur adamlar, insanlar var. Tarihe yön verdiler, hayata yön verdiler. Tamam, belki cesaret gösteren, ama hayatını inandığı şey uğruna hedefe ulaşamadan kaybedenler de oldu. Ama denediler. Bir gün hepimiz zaten öleceğiz. Bari aslan gibi nedenimiz olsun. Korktu ve öldü demesinler. Denedi, ama başaramadı desinler. Çok basit. Kork, ama korkuna yenilme. Yen onu. Üzerine git. O senden korksun. Allah´ a bir can borcumuz var. Başka ne bu borçtan büyük olabilir ki? Ölümün olduğu bir yerde daha ciddi ne olabilir ki?
Korkmayın! Korksanız da o korkuya yenilmeyin. Göğüsleyin onu. Gözünüzü gözüne dikin. Ona bakın. Bakın ki, ondan korksanız da mücadele edeceğinizi anlasın. Ona yenilseniz de kolay teslim olmayacağınızı anlasın. Ardınızdan gelenlere cesaret aşıladığınızı görsün ki, bir daha kimseyi korkutmaya güç yetiremesin. Sizdeki göremediği o gücü suratına koca bir şamar gibi vurun! Yağmurdan korkuyorsanız, çıkın, ilk yağmurda dolaşın şemsiyesiz. Korkmamanız gerektiğini anlayın. Anlatın kendinize. İlk derste tahtaya kalkmak için gönüllü olun. Bütün sınıfın ve öğretmeninizin gözüne bakıp söyleyin ne istendiyse. Hatta bilmiyorsanız da bilmiyorum diyin. Karışın kalabalıklara. Gülümseyin insanlara. Saati sorun, o an saati bilseniz de. Şarkı söyleyerek dolaşın sokaklarda. Kuşları yemleyin. Sevmekten de korkmayın. Zira en kötüsü bu. Sevmekten bir kere korktun mu, hayat zehir olur. Yaşayan ölüye dönersin.
Korkmayın!... Korkutmayın da? Korkmaktan utanın esas? Korkunuzdan? Yapmaktan ya da söylemekten değil?