Aydınlanma bilim insanlarının önemli bir kısmı için halen değerini koruyan, savunulması gereken bir değeri ifade eden bir kavramdır...
Kavramın içeriği tarihsel, (güncel) toplumsal ve ideolojik boyutlara sahiptir. Bu boyutlara dair çeşitli değerlendirmeler, bilim insanları arasında aydınlanma kavramını içeren fakat birbiriyle uyuşmayan çok çeşitli görüşlerin ortaya çıkmasına vesile olur. O kadar ki, bir noktada, bir ideolojik konum olarak “aydınlanmacılığın” reddine varılabilmektedir...
Bilindiği üzere, 18.yüzyılda tanımlanan ve gelişen “aydınlanma” düşüncesi, burjuvazinin o dönemdeki ihtiyaçları doğrultusunda içerik kazanmış bir ideoloji ve Yükselen sınıf olan burjuvazi, kendi çıkarları ile toplumun çıkarlarını düşünsel planda örtüştürme ihtiyacını fark etmese bile hissediyor ve bunu yapmanın yolu olarak toplumun tamamının “eski rejim”i sorgulayabilir hale gelmesini ve onu yıkma iradesine ortak olmasını tasavvur ediyordu…
Ancak burjuvazi, 19 yüzyılın sonları itibaren bu mirasa kesin olarak sırt çevirmiştir. Bu noktadan itibaren aydınlanma mirasına sahip çıkabilecek olan tek sınıf, bu mirasa yaşamsal bir gereksinim duyan işçi sınıfıdır; zira işçi sınıfı, kendi iktidarına ulaşmak için de, bu iktidarın kendi toplumsal kurgusunu ve kendi insanını yaratabilmesi için de aydınlanma mirasına sahip çıkmak ve onu yeniden biçimlendirmek zorundaydı…
Ancak işçi sınıfı bu noktada örgütsüz ve niteliksel durum itibariyle gerici sınıfların etki alanının dışına kısa kesitler dışında hiçbir zaman çıkmadı ülkemizde. Batıda olduğu gibi işçi sınıfı asla örgütlü düzeye ulaşamadı nicel-nitel bakımından…
Küçük burjuva aydınlanması bu nokta da güdük kalmıştır…
Fakat küçük-burjuvazinin modern toplumda tuttuğu yer nesnel olarak önemini yitirmekte olsa da, küçük-burjuvanın konumundan türeyen çeşitli sosyal ve siyasal sorunlar önemini yitirmiş değildir.
Toplumsal yaşamı kavrayış tarzı olarak küçük-burjuvalık, kapitalizm öncesinden günümüze uzanan, adeta toplumun tüm dokularına sinmiş bulunan ve aslında etki alanını burjuvasından işçisine kadar genişletebilen bir zihniyettir.
O nedenle de küçük-burjuva kavramı, bu ara sınıfa mensup olanlardan çok daha geniş ölçekli bir gerçekliği anlatıyor.
Yerel seçimler aslında “bir nokta da küçük burjuvazinin rant elde etme “ umuduyla meclis üyelikleri ve mümkünse BLD başkanlığı talebi açan kişiler mevcuttur. Türkiye ‘de küçük burjuva aydınlanmacılığı ahmak rantiyecilerin feodal geçmişleriyle doludur…
Bu nesnel Gerçek’ten hareketle YEREL SİYASETİN kalite olgusu / çıtası gözden geçirilmesi şart. Küçük burjuvazinin sınıf atlama hastalığı yerel siyaseti basamak olarak kullanmaktadır.
Siyaset bu nokta kör bir savaşın parçası oldu…
31 Mart seçimlerinde kadro birikimi bakımından göz ardı edilmeden meclis çoğunluğu sağlama açısından önemlidir. 2024 yolsuzlukları ve küçük burjuva rantiyecilerini teşhir edeceğimiz yıl olacaktır gene…
Ancak artık daha fazla sorumluluk alma zamandır. Çelişki ve baş çelişki açısından bu olguyu değerlendirmek şarttır / zaruridir…!
Ustamızın temennisiyle noktayı koyalım şimdilik!
Her düşünceden herkese iyi seneler.
Yüz çiçek açsın, bin fikir yarışsın.