Yoksa bir kavme zulmetmiş olursunuz!” buyurarak, bir haber karşında o haberi getirene karşı nasıl bir tavır sergileyeceğimizi beyan etmiştir.
Burada fasık ne demek? Öncelikle onu bilmek gerekir. Fasık, fısk sözünden türemedir. Fısk günah ve çirkin işlerdir. Fasık ta bu fiili yapana denir.
Peki günah ve çirkin işler nelerdir? Dendiğinde, bu belki de sayfalarca yazı ile ancak anlatılabilecek bir konudur. Kısa ve öz olarak belirtmek gerekirse, hakların ihlaline fısk diyoruz. Haklar ise ikiye ayrılır. Allah’ın hakları ve kulların hakları. Diğer bir tabirle Hukukullah (Allah’ın hukuku) ve Hukuk-u ibaddır.(kul hukuku) Hukukullah kısaca, Allah’ın ve Peygamberin yasakladıklarını yapmamak ve emrettiklerini ise yapmaktır. Hukuku-u ibad ise, kulların birbirlerine karşı sorumlulukları ve haklarıdır.
Şimdi siz düşünün. Bu hususta neyi ne kadar yapıyoruz veya yapmıyoruz? Her şey meydanda. Demek hiç kimse kendini fısktan kurtaramıyor. Dolayısıyla hepimiz fısk çamuruna bulaşmışız. ‘Kimse kendini sütten çıkmış ak kaşık sanmasın.’ O zaman herkesin haberine karşı ihtiyatlı olmak icap ediyor.Yoksa zulme meydan vermiş oluyoruz.Hele medyadaki haberlere gelince, daha ihtiyatlı olmamız icap ediyor. Herkes kendi görüşüne göre habere yorum katıp söylüyor ve insanlar birbirine karşı kinlendiriliyor.
Bir kötülük yapılırken orada bulunmayıp ama ona taraftar olan o kötülüğü yapmış gibi olur. Kim de kötülüğün yapıldığı yerde bulunsa düzeltmeye de gücü yoksa ve taraftar da değilse hiçbir mesuliyeti yoktur.
Şimdi biz medyadaki haberleri okuyor, dinliyor veya izliyoruz. Orada yapılan kötülük veya işlenilen cinayetleri kim ne için ve neden yaptığını bilmeden, sırf medyanın yanlı haberleri ile hüküm verirsek, farkında olmadan büyük bir vebalin altına girmekten kendimizi kurtaramayız.
Meydana gelen olayları iyice tahkik etmeden hüküm vermemiz, insanlara ve toplumlara karşı zulüm yapmamıza sebep olabilir.
Bugün fısk çamuruna bulaşmış biz insanlar, Allah’ın ve Peygamberin emir ve yasaklarından bihaber olmuşuz. Hak ve adalet kalmamış, birbirimizin kuyusunu kazmakla, dedikodu ve gıybetini yapmakla meşgulüz. Böyle birinin sözüne nasıl itimat edilebilir? Hele bir de emir ve yasaklara uymadığımız gibi yeni dini anlayış ve inanışlar uydurarak Allah ve Peygambere isyan edip dini bozmaktayız. Bu durumda, bizim değil haberimize, aslına bakılırsa İslam’i kaidelere göre şahitliğimize bile itibar edilmez. Bugün ne acıdır ki hırsızların, üçkağıtçıların, zinaperestlerin, faizcilerin, katillerin rağbet ve itibar gördüğü bir ortamda yaşıyoruz.