Devletin işleyişini az-çok bilmeyen yoktur. İktidarda kim olursa olsun torpil sistemine çare bulamıyor ne hikmetse. Çünkü düzen böyle kurulmuş. Aday olan da oy veren de bundan yana. Hani derler ya: ?Demokrasi iyidir; ama ben seçilirsem." Sistemin tıkandığını ve çöktüğünü aslında herkes görüyor ve sokak sohbetlerinde bunu dile getiriyor. Ama ne yazık ki çok az insan açıktan ifade edebiliyor bu gerçeği.
Tarihi incelediğimizde devletlerin neden yıkılmış olduğunu görebiliriz. ?Zulüm ile abad olanın, ahiri berbat olur!? sözü boşuna söylenmemiştir. Elinde güç bulunduranlar halka zulüm ederse, Allah başka bir zalimi ya da başka birisini musallat eder ve onu tacından tahtından eder ve döner sonra ondan da intikamını alır.
Bir memlekette zenginlerin, eşrafın, mevki ve makam sahibi insanların işleri görülürken, fakir fukara göz ardı edilir ise bu ah kimseye hayır getirmez. Hatırlı kişilere göre muamele yapmak veya gücü elinde bulunduranlardan çekinerek hareket etmek, zaten korktuğumuzun delilidir. Elimizdeki mevkiimizi korku ile tutmak da çok zordur.
Sanki birbirimize davranırken korkudan riyakârane davranıyoruz. Bir iş yaptığımızda araya koyduğumuz insanın gücüne göre korku oluyor. Hâlbuki görülecek bir işe aracıya ne gerek var. Ama bu alışkanlık haline gelmiş ve illa ki aracı olacak. Belki aracısız gitsek de o iş olacak. Ama yine de biz alışmışız. Olacak bir işe de aracı koyuyoruz. Çünkü biz bu işi meslek haline getirmişiz.
?Adalet mülkün temelidir!? sözü acaba bize neyi hatırlatıyor? Eğer adaletle muamele görmezsek mülkümüz elden gider demektir. Kendi kendimize öz eleştiri yapıp adaletli olup olmadığımızı sorguladığımız zaman, adaletsiz olduğumuz gerçeğini göreceğiz. Adaletin fıkıh ıstılahındaki karşılığı büyük günahları işlememek ve küçük günahlar da ısrar etmemektir.
Belki de ne acıdır ki çoğumuz günah kavramını dahi bilmiyor ya da çok az biliyoruz. Sokakta küçük bir anket yaptığınızda: ?Günah nedir?? Sorusuna birçok insandan doğru dürüst cevap alamazsınız. Belli başlı büyük günahların dışında bildiğimiz yoktur herhalde. Anlaşılan o ki rastgele yaşıyoruz. Hak ve hakikatten bihaberiz veya haberdarız ama umursamıyoruz.
Biz kendimizi düzeltmezsek, birisi bizi zorla düzeltir. Çünkü ?Nush (nasihat) ile yola gelmeyeni etmeli tektir, tektir ile uslanmayanın hakkı kötektir!? Sözünü hiç unutmayalım. Gerçi Allah´tan ümit kesmek çok tehlikeli ve veballi bir iştir. Umudumu büsbütün yitirmedim. Bir gün Allah´ın yardımıyla nefis ve şeytanın tesirinden kurtulur ve gafleti izale edip kendimize geliriz. Yoksa hem dünyada hem ahirette müthiş bir sıkıntıya katlanmak zorunda kalırız.
Bir ayet mealinde; "Size gelen musibet, işlediğiniz (günahlar) yüzündendir.? (Şura 30) buyruluyor. Gelin hep birlikte cümle günahlarımıza tövbe edelim. Yanlıştan ve şu yanlış gidişattan kurtulalım. Sonra son pişmanlık fayda vermez bilesiniz!
Şunu unutmayalım ki, haksızlık ve zulmün karşılığını dünyada da görmeden ölmeyiz. Saltanatımızı kaybetmeden hakka teslim olalım. ´Eğer baştaki başlar aklını başına alırsa inşallah iş kendi kedine düzelir.´ O zaman biz de baştaki başlara sesleniyoruz!
GÜNCEL
Sayfa başına git