Spor Akademisi‘nde okurken temel antrenman bilgisi ve branşlara yönelik antrenman yöntem ve metotları üzerine dersler aldık. Branşımızda futbol olunca birçok defa derslerimizde futbol üzerine sezon başı, sezon içi maç dönemi haftalık ve sezon arası antrenman programları hazırlardık. Sezon öncesi hazırlık dönemini kamp öncesi, kamp dönemi ve müsabaka haftası olarak ayrı ayrı program yazar ve hangi dönemde ne tür antrenman programı uygulanacağını kâğıda adeta bir nakış gibi işlerdik. Tüm bu hazırlıkları yaparken temel antrenman bilgisi, bilimsel çalışmalar ve o dönemin en gelişmiş antrenman metotlarından faydalanırdık. Üzerine de kendi birikim ve fikirlerimizi serperdik. Böylece hem kendimizi geliştirir hem de hocalarımızın değerlendirmelerine başvurarak notlarımızı alırdık. İşin trajik tarafı ise mezun olalı 15 yıl oldu ve bu çalışmalardan oldukça uzak bir meslek yapmaktayız birçoğumuz. Ülkemizin şartlarından mı yoksa kaderimiz mi bilemedim. Neyse konuyu fazla drama etmeden devam edelim.
Asıl gelmek istediğim mesele Dünya‘da kabul görmüş temel antrenman programı ile ülkemizde ki transfer döneminin uyumsuzluğu. TFF‘nin aldığı karara göre birinci (yaz) transfer dönemi17 Haziran‘da başlayıp 8 Eylül 2021 tarihinde biteceğini duyurmuştu. Yani ligin 3. maçı oynandıktan sonra. Transferin son haftasında katılan bir futbolcu, yukarıda belirttiğim hazırlık dönemi antrenmanlarını ve aşamalarını göz önünde bulundurduğumuzda ne kadar kaybı olduğunu hesap edin. Fiziksel kayıplarının yanında geldiği şehre ve takıma adaptasyonu gibi mental kayıplarını da hesaba katalım. Aynı durum sezon arası hazırlık kampı veya sonrası yapılan transferlerde de söz konusu. Geçmişte esnaf bir tanıdığım, her akşam dükkanı kapatmaya yakın ' bu saatten sonra müşterinin düzgünü gelmez' derdi.
Eğer bir futbolcu hazırlık dönemi kamplarını kaçırmışsa sezonda ondan pek bir verim alamazsınız. Genellikle de hiçbiri fizik ve kondisyon olarak hazır olarak gelmiyor. Sonuçta ise o futbolcu başarısız bir transfer damgası ile bir sonraki sezonu göremiyor. Ancak istisnai başarılı transferlere örnek verecek olursak, 2013 Ocak ayında Galatasaray‘a gelen Drogba iyi bir performans gösterirken, tersi olarak geçen sezon ortası Fenerbahçe‘ye gelen ve dünya yıldızı etikti olan Mesut ÖZİL vasat bir performans sergiledi. Bu kısır döngü sebebi ile birçok kulüp hem maddi hem de manevi olarak zarara uğruyor. Üzerine birde teknik adam değişimleri ve orantısız oyuncu sirkülasyonu ile yanan ateşe benzin döken başarısız yönetimler. Bu yüzden takımların ne sağlam bir iskelet kadrosu kalıyor nede kalıcı bir oyun sistemi oluşuyor. Belki de bu yüzden futbolu gelişmiş ülkelerde olduğu gibi bizim de ülkemize has bir oyun sistemimiz yok. Bu durum milli takımımıza da yansıdığı için katıldığımız şampiyonalarda istikrarsız performans ortaya koyuyoruz.
Toparlayacak olursak, kulüp yöneticileri ve teknik ekip eğer takıma transfer yapacaksa bunu hazırlık kampı başlamadan veya en geç hazırlık kampı bitmeden sonuçlandırmalıdır. Bunun da en kolay yolu bir önceki sezon içinde takımın eksiğine ve ihtiyacına göre yönetim ve teknik ekip gerekli tespitleri yapmalı. Sezon biter bitmez bir sonraki sezonun hazırlık kampı başlamadan mümkün olduğunca hızlı bir şekilde transferlerini tamamlamalıdır. Yönetim ve teknik ekibi sistemli ve koordineli çalışan takımlar, iskeleti sağlam ve istikrarlı bir kadro oluşturacakları için transfer döneminde de fazla zaman kaybı yaşamazlar. Çünkü oyuncu sirkülasyonu minimum seviyeye düşer. Böylece yeni transferler verimli bir hazırlık dönemi geçirerek fiziksel ve mental olarak sezona hazır hale gelir. Kulüplerde maddi ve manevi zarara uğramaktan kurtulur. Dünyada futbolu gelişmiş ülkeler de işler bu şekilde yürüyor.
Sağlıcakla ve sporla kalın.