Güncel piyasacılık tezi ile üretim sürecini tarif ederken, rekabetin aslında insan gelişimi açısından faydalarından dem vururlar…
Oysa ABD-AB‘de neoliberal piyasacılık çöküyor…
Sağlık sistemi “Özel sigorta” firmalarına teslim edilmiş, bu sistem artık halka hizmet verecek düzeyde değil…
Özel sağlık sigortası olmayan yoksullar, hastanelerde tedavi olamıyor…
ABD-AB‘de en çok yoksullar ve evsizler ile siyahîlerin koronavirüsten ölüyor olması tesadüf değil…
Liberal piyasacılık defalarca krizler yaşadı ve yaşamaya devam edecek. Bu krizler sistemin özünde mevcut. İnsanlığın bu eşitsiz sistemlerden kurtulup daha adil bir sisteme geçişi zorunlu bir ihtiyaç…
Açık biçimde efendilerin ve yoksulların düzen içi konumları çok eşitsiz bir denklemde. Bu denklem insanlığın geleceği için ciddi bir tehlike düzeyinde ilerliyor...
Sosyal demokrasi bu eşitsizlikleri aşmak için -küresel anlamda- iktidar sürecine girmediği takdirde adaletsizlikler, eşitsizlikler, sömürü ilerlemeye devam edecektir.
Şüphesiz “sosyal demokrasi” sorunların çözümü için temel anlamda kalıcı çözüm değil. Ancak modernizasyon ve sınıflar arası dengelerin farklı bir döneme evirilmesi için basamak.
Temel ilkeler açısından sosyal demokrasi;
1-) Sınıfların çıkarı dengesini gözetmelidir. Sosyal demokrasi emekçilerin çıkarını savunurken, öteki sınıfların yaşam hakkını yok saymaz.
2-) Demokratik özgürlükler sınıfsal çıkarlara kurban edilmemelidir. Sosyal demokrasi, sınıflar arası çıkar dengesini en iyi sağlayacak ortamın, siyasal haklarda eşitliğe dayalı demokratik ortam olduğu inancındadır.
3-) Devlet ideolojisiz olmalıdır. Sosyal demokrasi, güçlü sınıfların ya da toplulukların çıkarını gözeten ve ideolojisini savunan, yerleşik siyasal ve hukuksal düzene, başka deyişle sınıfsal devlet yapılanmasına karşıdır.
4-) Bölüşüm hakça olmalıdır. Sosyal demokrasi, bireysel yeteneğin ve ulusal zenginliğe katkının farklı olduğu inancındadır. O nedenle her bireyin, ulusal üretime yeteneği ölçüsünde yaptığı katkıyla uyumlu bir pay alması gerektiğine inanır.
5-) Ekonomik yapı çoğulcu olmalıdır. Ulusal üretim, soyut bir serbest piyasa ekonomisi tutkusuna kurban edilmemelidir. Özel teşebbüsün yetişemediği pahalı teknolojiyi gerektiren yatırımları devlet yüklenmeli ve bu yoldan ekonomik yapıyı değiştirmelidir.
Sosyal demokrasi eşitsiz gelir dağılımını düzenlemek, sendikal özgürlükler, temel hak özgürlükler açısından ve insanlığın geleceği için önemli bir seçenek şüphesiz…
İnsanlığın bu yıkım ve çöküş sürecinden kurtuluşunun temel momentini oluşturacak şey ekonomik, sosyal eşitlik, özgür yurttaşlık, demokrasinin yükseltilmesinden geçiyor…
Hiç şüphesiz İnsanlığın ortak mirası geleceğe ışık tutmaya devam ediyor. Bu miras, yeni bir kavimler kapısı aralayacak gelecek adına, insanlığın devamı için elbette.