Avrupa‘dan gelen bu hastalık bizim istikametimizi bozdu. Öyle ayrıştık ki, ilişkilerimiz tamamen riya kokuyor. Samimi dostluk kalmadı. Eğitim sistemi, aile terbiyesi ve sokak sanki el ele vermişcesine bizi olumsuz yönde törpülemeye devam ediyor.
Bundan kurtulmanın yolu fabrika ayarlarımıza dönmekle mümkündür. Eğer fabrika ayarlarına dönmezsek ve bu gidişat böyle devam ederse Macarlar gibi Türk olduğumuzu da unutur farklı bir tür oluruz.
Elbette kötü örnekler taklit edilemez. Edilirse o kötülüğü benimsemiş ve o kötülüğü kendimize yaşam biçimi seçmiş oluruz.
Bizi Avrupalı gibi olmaya zorlayanlar, bunu bilerek yapıyorlar ki, melez bir tür meydana getirip bizi kendilerine tehlike olmaktan çıkarma iç güdüsünü taşıyorlar. Bin yıllık bir geleneğimizi, örfümüzü ve adetlerimizi ve de inancımızı bize unutturup tarihteki şaşalı geçmişimize dönmekten korkuyorlar.
Son iki yüz yıldır uğradığımız kültürel erozyon bizi tamamen olmasa da yüzde ellinin üzerinde olumsuz etkilemiştir.
Toplumda sapık fikir ve düşünceler, kitabi olmayan bakış açısı ve felsefi bozuk analizler bizi bizden almış tamamen farklı bir kişi yapmıştır.
Artık geçmişimize bakıp geçmişimizdeki güzel örnekleri kendimize ölçü ve mihenk yapmalıyız. Yoksa karşımızda asi bir nesil ve itaatsiz ve anarşist bir toplulukla karşı karşıya kalırız. Hem aile hem mahalle, hem köy, hem şehirlerimiz ve hem de ülke olarak huzursuz bir millet oluruz.