Sosyal Medya dediğimiz şey, şahısların günlük hayatta kendi aralarında konuştukları herhangi bir şeyi ifade ettiği platform değildir. Böyleymiş gibi görünse de her ne kadar, değildir.
Oraya öyle her istediğini yazamazsın. Aslında yazarsın, ancak bir karşılığı olur. Hele ki kararmış kalbinden geçenleri yazacağın bir mecra da değil orası! Fakat; bu ve benzeri maksatlar ile kullanıldığı artık aşikar. Kanun koyucular ve kolluk güçleri, toplum menfaatine aykırı, devlet büyüklerine hakaret içeren paylaşımları Emniyet Teşkilatı‘nın bilişim merkezleri tarafından tespit ederek, sorumlu kişiyi yakalayabiliyorlar. Bu kişiler mahkemelerce cezalandırılabiliyor. Ancak yurtdışından yazanlara karşı bir yaptırım gücünüz yok.
Mesela FETÖ‘nün öz oğlu var. Hani şu futbolcu olan! Bu ismi lazım değil, Twitter‘da istediği gibi at koşturuyor. Koşturabilir. Herkes özgürdür bu konuda. Bazen maksadını ziyadesi ile aşan ifadeler de kullanıyor. Kullansın. Yapacak bir şey yok. Engellersin, takip etmezsin olur biter. Ama ilginç olan, bu tescilli vatan hainini Türkiye‘den takip edip, yorumlarının altına “Özledik kral, adamsın, kral sen başkasın vs…” yazan bir takım hesaplar var. Asıl bu hesapların gözlemlenmesi lazım. Bu tip hesapların takip edilmesi lazım. Yaptırımı bunlara uygulamak lazım. Sonuç olarak bu vatan haini, damgalı bir FETÖCÜ! Eğer bu adama sevgi sözcükleri söylüyorsanız, sempatizanısınızdır demektir. Devlet, bu ve bunun gibi onlarcasını terörist ilan etti mi? Etti! Hepimiz, bu ve bunun gibilerin mensubu olduğu örgütün, 15 temmuz gecesinde, bu ülke halkına, millete namlu doğrulttuğunu gördük mü? Gördük! O zaman?
Devletin, koca bir mecra içerisindeki kirli bir takım tiplerin işlediği suç ya da ahlaksız davranışları münferit olarak cezalandırması en mantıklısıdır. Tarlada 5 tane çürük domates var diye, koca tarlayı yakmanın alemi yok. Hasbelkader benim fikrim; TV‘nin, sosyal medya unsurlarından çok ama çok daha zararlı olduğu yönünde. Kadın programları, bazı diziler, haber programları, siyasi yanlılığın daniskası programcıklar, pespaye, sözüm ona spor programları falan…. O kadar garabet dolu ki! Üstelik sosyal medyayı iyi takip edebilirseniz, göreceğiniz şey de şudur! TV‘de cereyan eden bazı konuşmalar veya fiiller üzerinden sosyal medyada da bir hareketlilik olur.
Kitle iletişim araçlarının kullanımı tek yönlüdür. TV‘de yalan da söyleseniz, seyirci size direkt olarak tepkisini dile getiremez. Bir tepki var ise, bunu ancak gene aynı programda, günler sonra dile getirebilirler. Eskiden böyleydi. Birisi bir programda abuk subuk bir laf ederdi. Programın sunucusu da, faks yağıyor, telefonlarımız kilitlendi vs… gibisinden seyirci tepkisini dile getirirdi. Şimdi bunlar kalmadı artık. TV‘de ne olursa, iyi ya da kötü, anında sosyal medyada.
Açıkçası, hükumetin ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın, sosyal medyadan kurtulmak istemesi gibi bir düşünce doğuyor zihnime. En azından tam kontrol sağlamak istiyorlar. Daha evvel Başak Demirtaş’ın başına gelen ahlaksızlık, bu sefer de Cumhurbaşkanı’ nın kızı, Maliye Bakanı’nın eşi Esra Albayrak’in başına geldi, neredeyse aynı zulme uğradı. Aynı alçaklığa maruz kaldı! Elbette bu pislik zihniyetin ceza alması haktır. Elbette bu edepsizlerin yaptığı suçtur ve cezalandırılmalıdır. Ancak bunun karşılığı, Sayın Cumhurbaşkanı’ nın istediği şey olmamalı. Bunu bir fırsata dönüştürerek, AK Parti‘nin en fazla darbe yediği sosyal medya kanalları hedef alınmamalı!
Kim? Ne söylemiş? Haa, o mu? Bulun onu! Şakk buluyorlar zaten. Küt diye de cezalandırıyorlar. O zaman sosyal medyanın tam kontrol ile elde tutulması mı gerekiyor hala? Hayır. Peki neden istiyorlar bunu? Dedim ya, bu iğrenç hadise, bunun bahanesi. Bardağı taşıran son damla, Cumhurbaşkanı’ nın üniversite sınavına girecek öğrenciler ile, youtube mecrasında görüntülü olarak canlı sohbet etmesi oldu aslında. Benim kanaatim bu. Çünkü bu sohbetin artçıları ya da geri dönüşümü çok sert oldu. Z Kuşağı diye tabir edilen 2000 sonrası doğan çocukların büyük çoğunluğu, bu medya ortamında hayat buldular. Çok dikkatliler. Kim neyi, ne zaman, kime hangi maksatla söyledi, sonrasında inkar etti mi? Yalan söylüyor mu? Arkadan dolanıyor mu vs.. Çok dikkatliler. Hafızaları pırıl pırıl. Büyük çoğunluğu sınavın ertelenmesini istediler ama hükumet istemedi,ertelemedi. Onlar da, bu duruma çok bozuldular.
Benim gördüğüm, Z Kuşağının belki de % 80‘den fazlası, mevcut siyasal iklimden hiç memnun değiller. Bunu da her fırsatta ve ortamda dile getirmekten hiç çekinmiyorlar. Yapılan o dijital platform buluşması ise, onlar için kaçırılmayacak bir fırsattı. Son baktığımda, Cumhurbaşkanı’nın gençlerle buluşmasını 24.000 küsür kişi beğenmiş. Yani LİKE etmiş. Ancak, 270.000 binden fazla kişi de beğenmemiş. Yani DİSLİKE etmiş. 10 katından fazla beğenmeme. Ben olsam ben de bozulurum açıkçası. Ama bu durumda şöyle bir düşünüp, ‘Acaba nerede hata yaptık, yapıyoruz‘ demektense, ‘Yasaklayalım, kısıtlayalım, bizden izinsiz girmesinler‘ vs…vs…vs…
Yanlış!... Çok yanlış! Z kuşağını kazanan, önümüzdeki seçimi de kazanır! NOKTA!