Yoksulluk, dünya tarihinde hep var oldu. Çünkü, birilerinin gözü doymak bilmiyor. Gelir adaletsizliği, sisteme yedirilerek legalleştirilip, kitle ikna silahı ile halka da yutturuluyor. Güç sahipleri halka sürekli olarak, yetinmeyi, şükretmeyi salık veriyorlar. Kendileri mi? Yok, onlar yetinmiyorlar gülüm! Yetinmek sana özgü! Onlar ihale alıyorlar, lüks villalarda oturuyorlar, lüks düğünlerde eğleniyorlar, lüks arabalara biniyorlar, pahalı kıyafetlerin birini diğer gün giymiyorlar. Sen mi? Sen yetinsene lan! Şükret pis herif! Servet düşmanı mısın sen?! Utanmaza bak! Cık cık cık! Hayret bir şey ya!
Alçaklığın evrensel tarihi yeniden yazılıyor oysa! Ve kimsenin sesi çıkmıyor dünyada! Ermenistan ordusu, ateşkese rağmen Azerbaycan‘ın sivil ve masum evlatlarını bombalıyor! Garo Paylan da, sözüm ona barıştan yana ya arkadaş! Çıkmış diyor ki: 'Her iki taraf da ateşkese uymalı!' Garo Bey, Garo Bey! Ateşkese uymayan Ermenistan! Türk tarihinde böyle kahpelik göremezsiniz! Ama sen de haklısın be Garo! Ermenistan‘a çemkiremezsin! Kulağını çekerler, hatta fişini çekerler maazallah! Ve asıl korkunç olan şu, ülkede insanlar siyasilerin demeç vermekten öte, halk ağzı ile Azerbaycan‘a destek mesajı verilmesini beklemiyor; tam tersi bunu Cem Yılmaz yapsın istiyorlar! Hatay yangınında olduğu gibi! İyi de Cem Yılmaz kanaat önderi değil ki! Ayrıca, ne yazıp ne yazmayacağına, ne zaman yazıp, ne zaman yazmayacağına siz mi karar vereceksiniz? Size ne? Kime ne? Cem Yılmaz, aktörlükte iddialı. Hoş, iddialı olduğunu da şu an ben iddia ettim. Demem o ki; Cem Yılmaz ne zaman film yapmaz, ne zaman gösterilerini noktalar, o zaman dersiniz “Eyyy Cem Yılmaz! Hani filmler, gösteriler, şakalar, komiklikler falan!” Öyle ya, adamın işi bu! İşini yapmazsa, o zaman hesap sorulabilir… Belki. Hesap da değil de, soru sorulabilir… Öte yandan, Hatay ya da Azerbaycan için konuşan, tweet atan, demeç veren insanların samimiyetlerini ne ile ölçüyorsanız, ondan bana da gönderin de, ben de ölçüp, biçip ona göre “Hain” ilan edebileyim. Malum, böyle bir alet bende yok. Siz de var belli ki! Ancak, dikkatli olmak lazım. Bu Hatay ve Azerbaycan müptelalarının bazıları (Onlar kendisini biliyorlar) bir zamanlar Pensilvanya‘ya selam yollayanlardan ibaret. Hülasa; kim neyi kınamış, kime eyyy hede höde demiş, ne zaman nasıl söylemiş, çok da bir önemi yok. Zira bir kısım medya mensubu, eski siyasiler, şarkıcı, oyuncu, yazar, çizer, söyler, eder vs tayfa var ki, ohooooo! Sabıkası, boyundan fazla! Ne selamlar, ne methiyeler düzmüşler inanamazsın. Benim kriterim bellidir mesela bu konularda. Kim eskiden ne demiş, şu an ne diyor? Ben buna bakarım. Elbette fikirler değişir, insan değişir muhakkak. Değişen ve gelişenler de vardır belki içlerinde. Onları tenzih ederim. Ama, öyle şarlatanlar var ki içlerinde, bir tek Allah dediğine inanırım, ona da şüpheli yaklaşırım. O derece yani!
İyisi mi biz şöyle yapalım: İnsanları söylemedikleri, yazmadıkları, yapmadıkları eylemler ile değil de, yaptıkları ya da yapamadıkları; yahut vaat edip de yapmadıkları fiiller üzerinden değerlendirelim. O zaman en azından elimizde delil de olur. Öbür türlüsü saçma oluyor zira. “Toplum nezdinde sanığın suçu ne? Tweet atmamış sayın Hakim! Hımmmm, ne konuda? İşte bla bla bla!... Hiçbir şey mi yazmamış? Yok efendim, tık yok! Vay alçak! Yaz kızım; sanığın……” Hayali mahkeme ile bu işler yürümez! Twitter denen internet ortamında adam yazıyor, annem kanserden öldü bir saat önce!” Kusura bakmayın da, ya twitter her şeyi olmuş, ya da annesine olan sevgisi… Eh işteymiş! Arkadaş, git acını yaşa! Ne tweet atıyorsun be adam! Sanki sülalesiyle haberleştiği platform Twitter! Nasıl bir acı yaşama, yas tutma halidir, anlaşılır gibi değil! İşte muhtemelen buna benzer kafalar yazıyor, o hadi konuşsana hain başlıklı twitleri. Ya da kendi durduğu siyasal zemine olan güvenini ancak bu yolla sağlam kılmaya çalışıyor bilmiyorum. Benim aklıma başka bir yol gelmiyor bunu tanımlamak adına. Kısacası komik, ama trajikomik. Hatta Kara Komik!