Önce Sputnik’in “Hatay Çalıntı Eyalet” haberi, ardından TRT 1’de Pelin Çiftçi’nin Gündem Ötesi programında konuşulan “Hatay Tarihi” konusu.
Tabii Netflix’te hazırlanan “Mesih” adlı dizi filmini de görünce; ilk aklıma gelen şey, “bu bir kamuoyu hazırlama eylemidir” düşüncesi oldu.
Çünkü yukarıdaki gündem hadiselerine paralel olarak son birkaç yıldır sıklıkla karşılaştığım “Evanjelizm” mantığı da eklenince ister istemez düşüncem sabitlendi.
Mutlaka duymuşsunuzdur Evanjelizm diye bir tabir. Orijinal yazılışı Evangelism şeklinde olan bu sözcüğün anlamı kutsal kitaba yönelmek demektir. Burada bahsedilen kutsal kitap sadece İncil değil onunla birlikte eski ahit denilen Tevrat ve Zebur.
Son birkaç yıldır ara ara gündeme gelen ve “Amerika’yı yöneten Evanjelistler” tabirine de yabancı olmadığınızı düşünüyorum.
Peki nedir bu ABD’yi yöneten Evanjelist zihniyet.
Şöyle ki; Mesih’in yeryüzüne inmesini bekleyen ve bu süreçte kendilerinin kurtuluşa ereceğine inanan muhafazakar bir Hristiyan topluluk.
Tabii Mesih’in yeryüzüne inmesinin koşulları vardır Evanjelizm inancına göre. Çünkü Mesih, bir kurtarıcı olarak gelecektir. Yani yeryüzünün kurtarılmaya muhtaç bir kötülükler silsilesi içerisinde olması gerekir, Mesih’in gelebilmesi için.
Hiç duydunuz mu bilmem “Tanrıyı Kıyamete zorlamak” diye bir tabir.
Evet arkadaşlar anlatmak istediğim şey tam olarak bu.
Hristiyan ve Yahudi dinlerine göre Mesih, İslam’a göre de Mehdi. Mutlaka farklılıklar vardır aralarında ama her ikisinin de ortak noktası, inanılan dine göre kurtarıcılık özelliğidir. (Bu arada Netflix’teki Mesih dizisinde, Mesih’i canlandıran oyuncunun gerçek adı Mehdi’dir. İlginç değil mi?)
İslam kaynaklarına ve hadislere göre, ahir zamanda büyük bir savaş olacağı, bu savaşın kaynağının Suriye ve Şam’da başlayıp, hadise göre “Büyük Kıyım” “Melhame-i Kübra” denen bu savaşın da Amik Ovası’nda gerçekleşeceği ifade edilir.
Peki Suriye’de başlayan bu iç savaşın tüm Suriye’den süpürülüp getirilip İdlib’e sıkıştırıldığını görünce, yukarıda yazdıklarımı biraz daha ciddi düşünmek gerekmez mi?
Amik Ovası, Hatay il sınırları içinde ve Antakya şehrinin üzerinde kurulduğu ovadır. Peki Antakya’nın önemi nedir?
Hadislere göre Antakya’nın (Amik Ovası) önemine yukarıda değindiğim; Hristiyanlara göre ise; bilindiği üzere dünya üzerinde kurulan ilk kilisenin bulunduğu şehir Antakya’dır.
Hz. İsa’nın 12 havarisinden biri olan St. Pierre tarafından kurulmuştur. Ayrıca Hristiyanlara, Hristiyan isminin verildiği ilk şehirdir. Bu özellikleri ile Antakya Hristiyanlık dini açısından önem arz eder ve Hristiyanların Hac vazifesini yaptıkları birkaç şehirden biridir.
Ayrıca Ortaçağ Hristiyan efsanelerine göre de; Kutsal emanetlerin bu şehirde olduğu ileri sürülmektedir. Bu kutsal emanetlere Kutsal Kase de dahildir.
Kutsal Kase; Hristiyan inanışına göre İsa’nın son akşam yemeğinde şarap içtiği kasedir. Çarmıha gerilirken, böğrüne saplanan hançer nedeniyle göğsünden akan kan bu kaseye toplanmıştır. Ortaçağ Hristiyanları bu Kaseden Şarap içenin ölümsüzleşeceğine inanırlar.
Gelelim Evanjelistlere; Evanjelistler Mesih’i dünyaya getirmek için kendilerinin Armageddon, Müslümanların da Melhame-i Kübra dedikleri, o büyük kıyamet savaşını çıkartmak ve Mesih’i yeryüzüne getirmek istemektedirler. Bu düşüncelerini de sık sık dile getirmekten çekinmezler. Yukarıda verilen bilgilere dayanarak söz konusu savaşı Amik Ovası’nda olma nedeni de sanırım Kutsal Emanetler ve Kutsal Kasedir.
Dikkatinizi çekmek isterim; Türkiye, Suriye olaylarında hep yalnız kaldı. Geçmiş yazılarımda da bahsettiğim gibi Fırat Kalkanında, Zeytin Dalında, Barış Pınarında ABD desteği alan PYD ile savaştı. Bahar Kalkanı harekatında ise Rusya destekli Suriye Rejimi ile savaştı ve savaşmaya devam ediyor. Hiç aklınıza gelmedi mi? Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu demek. Rusya ile ABD zıt iki kutupken, neden ortak düşman Türkiye diye?
Konu kaynıyor değil mi? Ana konumuza dönelim. İdilb harekatı sırasında ortaya atılan Hatay iddiaları ve sonrasında Antakya’nın Hristiyan alemi açısından önemini düşününce aklıma tam olarak George W. Bush’un 11 Eylül Saldırılarından sonra, sarf ettiği ve sonrasında özür dileyip, NATO ile Afganistan, Irak işgallerini başlattığı o sürecin ilk basın açıklaması geldi. “Yeni Bir Haçlı Seferi Başlıyor”
Şimdi yukarıda yazdıklarımı yeniden bir düşünün ve geldiğimiz noktanın bir Haçlı Seferi olmadığı konusunda beni ikna edin lütfen. Ve daha da önemlisi, Tanrıyı Kıyamete zorlamanın hikayesi değil de nedir bu?
Farkındayım, bu Evanjelist konusu fazlası ile fantastik ve inanılması güç bir hadise, fakat Evanjelistlerin bu konuda şöyle bir açıklamaları var; “Siz bizim bu düşüncelerimize inanmıyorsunuz ve size saçma fantastik geliyor biliyoruz. Ama bu düşünceler, siz inanmasanız da sizi etkileyecek sonuçlar doğuracaktır.” derler. Çünkü kendileri, dünyayı yöneten üst akıl konumundadırlar. Ekonomik ve siyasal anlamda güçlüdürler. Yani dediklerinde haklılar. Biz inanmasak da; kendi düşüncelerini bize yaşatacaklardır.
Önümüzde çetin günler olacak…