Normalde farklı bir konuda yazı hazırlamıştım ancak Süper lig‘in şampiyonunun belli olması sebebiyle yazımın konusunu değiştirmek zorunda kaldım.
Öncelikle yıllardır istikrarlı bir çizgide olan kalitesinden ve politikasından taviz vermeden bir yönetim sergileyen Başakşehir spor kulübünü tebrik ediyorum. Belki de son yıllardaki en temiz ve en hak edilmiş bir şampiyonluk oldu. Son iki sezondur son haftalarda kaybettiği şampiyonluğu bu sezon kazandı. Tabii son yıllarda şampiyonluk yarışının içerisinde olmasından dolayı rakip kulüp yönetimleri ve taraftarları tarafından gerek gelirleri üzerinden gerekse siyasi olarak hep bir senaryo çizildi. Proje takımı dendi! Keşke tüm takımlar böyle istikrarlı bir proje takımı olsa. İstanbul büyükşehir belediyesinin gelirlerinden faydalanıyor dendi ama büyükşehir belediyesi el değiştirdi. Abdullah AVCI ayrıldı. Bu sefer kümeye oynarlar denmesine rağmen ne hikmetse bu takım şampiyon oldu. Sırf bu spekülasyonlar yüzünden kulüp başkanı Göksel GÜMÜŞDAĞ büyükşehir görevinden istifa etti. Ama ne yazık ki kulübün transfer politikasından, gelirlerini düzenli harcamasından, saha içerisindeki oyun sisteminden hiç kimse bahsetmiyor. Bu kulübün geliri nereden sağlandığı sorgulanıyor. Taraftar yok forma satışı yok deniyor. Başakşehirin son yıllarda Avrupa‘ya gitmesinden, yayın ve iddia gelirlerinden bihaber sorgulanıyor. Kendi kulüplerinin gelirlerinin nereye harcandığını sorgulayan yok ama!
Trabzonspor taraftarı ve camiası kendisini iyi bir özeleştiri yapması gerekir. En son 10 yıl önce yarışın içindeydi bu sene de üç büyük İstanbul takımı yarışta olmamasına rağmen şampiyonluğu son iki hafta kala kaybetti. Ünal Karaman göreve geldiğinde kulüp çok zor durumdaydı. Sinekten yağ çıkararak altyapıdan çıkarttığı futbolcularla ve doğru transferlerle takımı bu yarış içerisinde sokmuştu. Ancak savaşın en şiddetli yerinde komutan değiştiren ordu gibi mağlup oldu. Hem de hiç etik olmayan bir yöntemle. Doğal olarak Ünal hocanın bir ahı olmuştur takım üzerinde. Yerine gelen Hüseyin CİMŞİR‘in acemiliği ve deneyimsizliği de işin tuzu biberi oldu. Ancak bu sezon bitmiş olsa da önümüzdeki sezona yine aynı inançla yola çıkmalı son yıllardaki transfer politikası ve oyun sistemi üzerinden devam etmelidir. Çünkü şampiyonluklar bir sezonda kazanılmıyor. Mesela Galatasaray UEFA kupasını alması 4 yıllık bir istikrarın neticesiydi. O yüzden pes etmemeli yeni sezona daha iyi motive olmalıdır. Yoksa bu yarışta yer almak için bir 10-15 yıl daha beklemesi futbol şehri Trabzon‘a haksızlık olur.
Küme düşen takımlar gelecek olursak asırlık çınar ve ülkenin Anadolu‘daki en büyük ve en ateşli taraftarlarına sahibi olan Ankaragücü maalesef yanlış yönetim ve iç çekişmenin kurban oldu. Umarım bu görkemli camiayı önümüzdeki yıl tekrar Süper lig‘de görürüz.
Son olarak ise Süper lig‘in ilk kadın başkanı olan Berna GÖZBAŞI‘ya değinmeden geçemeyeceğim. Kayserispor‘a ve şehire getirdiği heyecanla ligr apayrı bir hava kattı. Biz, kadınları hep elinin hamuru ile ofsaytı bile bilemez diyerek futbolun dışında görmemize rağmen, Berna Başkan büyük bir tabuyu yıktı. Hem de birçok erkek kulüp başkanına elinin hamuru(!) ile başkanlık dersi verdi. Tebrik ediyoruz.
Taraftarı olmayan Başakşehir‘in şampiyonluğuna belki de en çok sevinen sağlık bakanımız sayın Fahrettin KOCA olmuştur. Sağlıcakla ve sporla kalın.