Bu politikalar, egemenlik kurulacak ülkelerin özelliklerine göre değişkenlik gösterir. Ama hepsinin ortak yanı şudur ki; istendiği formatta yönetilirler. Başbakanlarını, ekonomilerini, dış-iç politikalarını, kısacası her türlü yönetim detaylarını gelişmiş ülkeler belirler. Eğer söz konusu ülke, mandasına girdiği diğer ülkenin istediği formattan çıkmaya başlarsa, bir şekilde tehdit edilir, ayarları düzenlenir.
Türkiye’de yıllardır yaşanıla gelen şeyler bunlar. Askeri darbeler, ekonomik krizler vs. derken en ünlüsü de 15 Temmuz. Birileri sizi istediği kulvara sokmaya çalışır, direnirseniz canınızı yakar. Aslında olan biten bu kadar basit.
Biri bir yandan diğeri öte yandan çekiştirip duruyor, kimin elinde kalacak bakalım.
Ermenistan’dan bahsediyorum…
Geçtiğimiz hafta içinde Ermenistan’da üstü kapalı bir askeri darbe oldu.
Ermenistan ordusunun kullandığı silahların nerdeyse tamamı Rus malı silahlardır. Bir ülkenin savunma pazarı, satış yapacak diğer ülkeler için cazip bir pazardır, ayrıca Ermenistan’ı konum olarak da düşündüğünüzde sadece Rusya değil dünyadaki diğer ülkelerin de cazibesini çeken bir konumda yer alır. Güney Kafkasya’da yer alan Ermenistan, yıllardır Rusya güdümünde olan bir ülke. Paşinyan’ın iktidara gelmesiyle birlikte, Ermenistan batının da ilgisini çeker oldu; belki de Paşinyan’ı iktidara taşıyanlar da onlardı; yanlış anlamayın kullanım amaçlı bir ilgi bu. Kime ve neye karşı kullanılacak?
Rusya Ermenistan’ı güdümünden çıkarmak istemese de, AB ve ABD bu konuda ısrarcı davranıyor. Geçen yazımda bahsetmiştim, “Türkiye’nin etrafı sarılıyor” demiştim. Yine bu nokta üzerinden düşünmek gerekecek.
Yunanistan’da 20’den fazla üs kuran, Suriye’de birçok yere üs kuran, K.Irak’ta kendine terör örgütünü taşeron seçen bir zihniyet, Türkiye’nin doğusunu boş bırakmaz herhalde. Yoksa bu kadar ısrarla S-400 demezdi.
İyi de nasıl olacak bu? Ajanslara düşen bir haberde; Ermeni halkı hükümete, “bizim çocuklarımızı inşaat malzemesi gibi kamyonlara yükleyip Karabağ’a götürüyorsunuz” diyordu. Evet yanlış duymadınız, Ermenistan görünürde her ne kadar Rusya aracılığı ile Karabağ savaşı sonrası, Azerbaycan ile ateşkes imzalayıp, Karabağ’ı Azerbaycan’a bırakmış olsa da; aslında hiç de öyle bir niyetinin olmadığını gösteren bir haber bu.
Demek ki Ermenistan hala Karabağ konusunda Azerbaycan ile savaşmaya hazırlanıyor. Rusya aracılık ettiğine göre, Rusya bölgede savaş istemiyor, bu sebeple de anlaşma imzalanmasında ön ayak oldu. Türkiye de, Azerbaycan ile ortak bir çağrı yaparak Ermenistan’a, gel birlikte bölgeyi kalkındıralım dedi.
Demek ki; Ermenistan bölgede çıbanbaşı olarak kalmalı. İyi de bunu Rusya istemiyorsa, Türkiye istemiyorsa İran isteyecek değil ya!
Ermenistan hükümetini kontrolüne alan Fransa, belli ki; aldığı görev neticesinde Güney Kafkasya’da savaşın devam etmesi için elinden geleni yapıyor. Çünkü; böyle bir savaşta Azerbaycan ile Türkiye’nin birlikte hareket edeceğini biliyor, hal böyle olunca da Libya’da ve D.Akdeniz’de başa bela olan bir Türkiye, enerjisini Kafkasya’ya çevirmek zorunda kalacak.
Fransa’yı tek başına konuşmamak gerek tabii ki; milyar dolarlık silah sattığı bir Yunanistan, ve Yunanistan’a adım başı askeri üs kuran ABD’yi de yabana atmamak gerekir.
Zira bir yerde enerji yatağı varsa, o yatağa dünya üzerinde ilk yatacak olan leş kargası ABD’dir. Ege’yi çevreleyen her yere varlık kurmaya çalışması, herhalde dünya barışı için olmasa gerek.
Ez cümle toparlayacak olursak, Ermenistan halkı batının leş kargalığında ciddi sorunların içine itilirken, kendi bölgesinde de yalnız bırakılıyor. Söz konusu mesele de Akdeniz Enerjisinden Türkiye’nin elini eteğini çektirtmek.
Bundan yüz yıl evvel Ortadoğu’da petrol için yaptıklarını, şimdi Akdeniz havzasında Hidro Karbon yatakları için yapıyorlar.
Ama unutulmaması gereken bir nokta var, yüz yıl öncede yaşamıyoruz, Türkiye Osmanlı’nın son halindeki gibi hasta adam değil ve en önemlisi, bu planları kuranlar artık eskisi gibi güçlü değiller.
Benim çağrım, Paşinyan halklarımız arasında tarihin derinliklerine kadar inen bir bağ var, gel bu leş kargalarına kulak asma ve ülkenin halkının gelişimi için Azerbaycan ve Türkiye’nin çağrısına kulak ver.
Aksi durumda belki Türkiye ciddi zorlanabilir ama siz yok olursunuz…