Daha düne kadar, Türk yetkililer her fırsatta Yunanistan yönetimini görüşmelere davet ediyordu. Doğu Akdeniz’de patlak veren sorunda Türkiye defalarca Yunanistan yönetimine; “Gelin buradaki doğalgazı birlikte çıkaralım, hem Kıbrıs’ın Kuzey ve Güney halkları, hem de Yunanistan ve Türkiye vatandaşları bu kazanımdan faydalansın” şeklinde çağrıda bulundu, ne yazık ki Yunanistan ısrarla bu çağrılara kulak tıkıyor, üstüne üstlük de Türkiye’nin bölgeden çekilmesi gerekliliğini ifade ediyordu.
Bunlar bizim aylardır basında duyduğumuz, gördüğümüz haberler.
Sonra; Azerbaycan ve Ermenistan arasında Karabağ krizi çıktı. Bu kriz, Ermenistan’ın 30 küsur yıllık Karabağ işgaline son veren, Azerbaycan devletinin zaferi ile sonuçlandı. Tabii ki bu zaferde Türkiye’nin payının büyük olduğu gerçeği tüm dünya tarafından bilinmektedir.
Ardından ajanslara, “Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’dan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a mektup” diye bir haber düştü. Bu mektup basına yansıdığı kadarıyla, “İyi Niyet” mektubuydu.
Tuhaf olanı şu; Yunanistan ve Ermenistan’a her türlü desteği veren Fransa, Afrika’daki, neredeyse tüm sömürülerini, Türkiye’nin Afrika politikası ile kaybeden Fransa, o kadar öfkeyi ne ara sineye çekti de “Gel barışalım” diyor.
Tabii ki böyle bir şey değil. Eğer öyle olsaydı, Fransa daha bugün; Yunanistan ile Türkiye arasındaki görüşmeler devam ederken, Yunanistan’a uçak satışını yapar mıydı? Böyle olması da normal, zira; devletler arasındaki politikalar hep bir strateji üzerinedir.
İngiltere, AB ile yollarını ayırdıktan sonra ilk ticari anlaşmasını Türkiye ile Serbest Ticaret başlığı altında yaptı. Bunu gören Almanya da Türkiye ile Ticaret anlaşması yapmak için görüşmelere başladı.
İsrail’in Enerji Bakanı, ABD’nin CNBC kanalına verdiği röportajda; Türkiye’yi Doğu Akdeniz Gaz Forumu‘nda görmek istediklerini belirtti.
Reuters Haber Ajansı‘nın bugün (25 Ocak) yaptığı bir haberde; yabancı yatırımcının, Türkiye piyasasına dönüş yaptığını yazdı. Kasım ayından bu yana yabancı yatırımcıların Türkiye piyasasına, 15 Milyar dolarlık giriş sağladığını ve haziran ayına kadar bu rakamın iki katına çıkacağını beklediklerini söylüyor.
Şu ana kadar yazdıklarımı, değerlendirmek gerekirse, böylesine sıkıntılı bir dönemde müthiş derecede iyimser bir tablo çizdim, öyle değil mi?
Ama inanın bana son bir ayın genel manzarası böyle.
Bir yıl evveline baktığınızda burada bahsettiğim olaylar tam tarsineydi. Peki ne oldu da her şey böylesine değişti ve tamamen tersine bir politika izlenmeye başladı.
Oysa; Biden’ın ABD başkanı olmasıyla birlikte, hali hazırda Yunanistan’ın silahlandırılması daha çok hız kazanacak, ABD’nin Afrika ve Ortadoğu politikasında daha aktif rol oynayacağı, Biden’ın daha seçilmeden Türkiye muhalefetine göz kırpması gibi hadiselerle Türkiye’yi çok zor günlerin beklediğini düşünmeye başlamıştık neredeyse.
Bu durum neden farklı oldu; yoksa “Kartal avını yemeden evvel zirveye çıkartır ve oradan aşağı atar” olayı mıdır bu?
Bana sorarsanız Covid-19 arkadaşlar.
Bu salgın dünya ülkelerinin en net fotoğrafını çekti ve servis etti.
Sonuç bu…
[email protected]