Bugüne kadar bizleri yalnız bırakmadığınız için öncelikle teşekkür ediyorum. Bu köşede yazdığımız yazılarımızı artık, Youtube’da açtığımız “Popüler Gelecek” kanalında video yorumlar şeklinde de izleyebilirsiniz. Bizi oradan da takip edin lütfen.
Değerli dostlar hızlı bir şekilde bu günkü konumuza geçelim.
6 Ocak günü ABD’de yaşanan olayları, muhtemelen birçoğumuz televizyon ekranlarında, büyük bir keyifle izledik. Çoğumuz “etme bulma dünyası” diye iç geçirdik eminim. Tabii hakkımız var.
Bütün televizyon kanallarında, haber bültenlerinde, açık oturumlarda “ABD’de demokrasi bitti. ABD’de bundan sonra ne olacak? ABD’de kaos devam edecek mi? ABD’de iç savaş mı çıkacak? Trump koltuğu bırakacak mı?” gibi çeşitli sorularla; tüm dünyanın ortak yorumu, “ABD zayıflıyor. ABD artık diğer ülkelerin iç işlerine karışamaz” gibi yorumlar yapılıyor.
Bizim televizyonlarda, birçok yorumcu ABD’nin artık eskisi gibi olmayacağını düşünerek bu kaotik ortamın devam edeceğini söylüyor.
Gelin biz başka bir taraftan bakalım olaylara.
Söz konusu Kongre baskını olayları, edindiğimiz bilgilere göre ABD tarihine geçecek bir olay ve iki yüz yıllık bir aradan sonra ilk defa bu denli büyük bir olay.
Peki 11 Eylül 2001’deki Dünya Ticaret Merkezine yapılan saldırlar da; ABD tarihindeki en büyük terör saldırıları değil miydi? O günün hedefinde; İkiz kuleler ve Pentagon binaları vardı. Yapılan o saldırılar ABD tarihinin en kanlı terör saldırıları olarak tarihe geçti.
Peki sonra ne oldu? Daha önceki yazılarımda sıklıkla bahsettiğim ve “dünyanın dönüm noktası” olarak tabir ettiğim bir olaydır 11 Eylül olayı. Zamanın ABD başkanı George W. Bush; “Yeni bir haçlı seferi başlıyor” şeklinde büyük bir gaf yaptı. Sonucunda Afganistan, Irak işgal edildi. ABD aç kurtlar gibi dünyaya, özellikle de İslam Dünyasına saldırdı.
31 Mayıs 2002 tarihinde Hatay Gazetesinde, üç bölümden oluşan ve iki gün yayımlanan “Süreç 1-2-3” yazı dizisinde; “Afganistan işgalinden sonra Irak; sonrasında, Suriye İran ve Türkiye hedefte”, şeklinde yorumlamıştım olayları. Aradan 18 yıl geçti, söz konusu ülkelerin içinde bulundukları durum ve bu 18 yıllık süreçte başlarına gelen olayları bir hatırlayalım. Türkiye’nin başına gelen olaylardan sadece birinde size yardımcı olayım; 15 Temmuz 2016 işgal girişimi.
11 Eylül 2001 İkiz Kuleler ve Pentagon terör saldırıları ve 6 Ocak 2021 Kongre Baskını olayları. Bu iki olay arasında kuşkusuz benzerlikler ve farklar vardır. En önemli fark, birinin dışarıdan yapılan bir saldırı, diğerinin ise içeriden yapılan bir saldırı olduğudur. En azından biz öyle biliyoruz. Her iki olayı da; ABD başkanlarının terör saldırısı olarak nitelemesi benzerlik olarak düşünülebilir. Zira Biden’ın “onlara protestocu demeyin onlar yerel teröristtir” açıklaması dikkat çekici bir açıklamaydı.
Yukarıda da söylediğim gibi, herkes olaylara aynı açıdan bakıyor biz farklı bir pencereden bakalım dedik.
Her iki olay da ABD’ye bir saldırı bahanesi bulma özelliği taşıyamaz mı? Ben ihtimali neden kimse değerlendirmiyor? Ne yalan söyleyeyim, bu ihtimal beni daha çok düşündürüyor.
Çünkü o günkü koşullarla bu günkü koşullar çok benzerlikler gösteriyor. Örneğin İran-ABD arasındaki gerilim ve ABD’nin, B52 bombardıman, uçağını nükleer bombalarla yükleyip Ortadoğu’ya yollaması. Hem de 6 Ocak olaylarından kısa bir süre önce.
Tabii ki, 6 Ocak olayları belki televizyonlarda tartışıldığı gibi ilerleyecektir fakat televizyonlarda tartışıldığı gibi çıkmaz ise eğer, “ABD-İran savaşı kapıda” diyebilir miyiz? Aylardır 2021 için tahminlerde bulunanların öngörülerini de hesaba katarsak, söz konusu ABD-İran savaşı bir üçüncü dünya savaşına evrilme olasılığı çok yüksek.
Diyeceksiniz ki, 11 Eylül’de ABD, El Kaide terör örgütünü bahane etti; peki şimdi neyi bahane edecek?
Gelin bu sorunun cevabını ve söz konusu ABD-İran Savaşında, Türkiye’nin nasıl karlı çıkacağını, hangi ülkelerin bu savaşa müdahil olabileceğini ve bu savaşın muhtemel sonuçlarını bir sonraki hafta köşemizde birlikte değerlendirelim.
Sayfa başına git
GÜNCEL