1 Ocak 2017! Türkiye’de sivil halkı da kapsayan terör eylemlerinin en sonuncusunun - Reina Saldırısı- tarihidir.
24 Ağustos 2016! Fırat Kalkanı Harekatı; uzun yıllardır tartışılan Türkiye’nin Suriye’deki savaşa müdahil olma konusuna nokta koyan tarih.
Türkiye, sınır ötesine yapılan askeri operasyonlarla, güvenliğin sınır ötesinde sağlanması konusunda başarılı bir noktaya gelirken, istikrardan uzak Suriye ve Irak topraklarında da güvenilen ülke olma imajını, tarihte olduğu gibi bir kez daha pekiştirdi.
Dış politika alanında ise, kararlı adımlarla dünya ülkeleri arasında söz sahibi olma yolunda, emin adımlarla ilerledi. Gerek S-400 konusundaki tüm baskılara rağmen alınan kararın uygulanması, gerekse de Doğu Akdeniz Enerji hamlesindeki tutumu ülkenin iç istikrarının, netice itibariyle gücüdür.
Yıllardır eleştirdiğimiz, en önemli unsur olan Tarım konusunda devletin son yıllarda aldığı kararlar, çiftçiye destek paketleri ve Cumhurbaşkanı’nın “Balkonunuzun altındaki birkaç metrekarede bile bir şeyler ekebilirsiniz” söylemi, Türkiye’de tarıma verilen önemi, yeniden gözler önüne serdi. Burada belirtmeden geçemeyeceğim bir ifade var ki o da; keşke geçmişte tarım konusunda, Türkiye’yi bu hallere getirenlere bu kadar fırsat verilmeseydi.
Savunma sanayiinde, özellikle son yıllarda ciddi atılımlar yapan Türkiye, bu konuda adından dünyada söz ettirmeye başladı. Gerek hava operasyonlarında, gerekse de kara operasyonlarında kullanılan yerli teknoloji bugün Türkiye’yi Suriye politikası kapsamında ciddi bir noktaya taşırken, Doğu Akdeniz Enerji Hamlesi ve Libya politikasında da, söz sahibi yaptı kuşkusuz.
Ve son olarak Pandemi sürecine geldiğimizde gördük ki, Türkiye dünya üzerinde gelişmiş ülke statüsündeki birçok ülkenin de önüne geçmeyi başardı. Sağlık konusundaki yatırımlar ve kalifiye personel konusunda oldukça başarılı bir süreç geçiren Türkiye, dünyanın daha ne yapacağını tartıştığı bir dönemde hızlı bir şekilde solunum cihazları ve pandemi ile mücadele konusundaki birçok araç gereci üreterek, dünyadaki elliden fazla ülkeye YARDIM şeklinde yolladı. DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) tarafından, örnek ülkeler arasında gösterilmeyi başardı. İnsan yaşamına verdiği değeri ve vatandaşına verdiği önemi dünyanın dört bir yanına yolladığı ambulans ve transfer uçaklarıyla tüm dünyaya kanıtladı.
Yukarıda anlattıklarımın tamamını bilmeyeniniz yoktur. Ben kısa kısa hatırlatmak maksadıyla sıraladım. Bunları yazarken iktidarı övmek gibi bir derdim yok, ülke ekonomisinin çok da iç açıcı olmadığını da gören bir vatandaşım ama yine de dünya ekonomisinin de içinde bulunduğu süreci göz önünde tutmadan geçmem.
Anlattığım birçok şey 2016 yılından sonra hızla gelişen, değişen bir ülkenin hamleleridir. Bu hamlelerin meyvesini, Doğu Akdeniz Enerji Hamlesi, Libya Sorunu, Suriye operasyonları, Kuzey Irak Operasyonları, Pandemi Süreci’ne baktığımızda çıplak gözle görebiliriz.
Hani bir devlet büyüğümüz bir zamanlar “Türkiye Bağırsaklarını Temizliyor” şeklinde bir ifade kurmuştu, bence yanlış bir zamanda kurdu bu ifadeyi ama Türkiye 2010-2016 yılları arasında bağırsaklarını gerçek anlamda temizlemiş ve 15 Temmuz 2016 gecesi resmen kusmuştur. Şimdi o bağırsak parazitlerinin bazıları, ülke kurtarmaya soyunmuşlar (Bkz. Süper Kahramanlar Başlıklı Yazım) bazıları da, hala kendisinin parazit olduğunun farkında olmadan “Masum Değiliz hiç birimiz” diyor.
Ne demişti Atatürk; “Muhtaç olduğun kudret, damalarındaki asil kanda mevcuttur!”. Yeter ki sen Türk olduğunu hatırla!
15 Temmuz şehitlerini rahmet ve minnetle anıyorum...